Bisikletle dünya turları Thomas Stevens ile başladı. Stevens’ı hatırladıktan sonra yüzyılımızın bence en büyük maceraperestini tanıtma zamanı geldi. Sınırlarına ve sınırlara meydan okuyan: Alastair Humphreys.
Alastair Humphreys maceracı, fotoğrafçı, gezgin ve ingiliz bir yazardır. Alaistair’ın tespitleri:
% 90’ımız kendimize uygun veya sevdiğimiz işi yapmıyoruz
% 60’ımız yeterince egzersiz yapmıyor veya aşırı kilolu
% 54’ümüz macera veya seyahat için zaman ayırabiliyor
% 40’ımız daha önce hiç dağa çıkmadı veya denizde yüzmedi
Alastair, Fas’ta Çöl Maratonu’na katılmış olmanın dışında, İzlanda‘yı yürüyerek geçti, Atlas Okyanusunu kayık ile geçti, 2001 senesinde bisikletle evinden yola çıktı ve dört yıl sonra 5 kıtada 60 ülkede toplam 74.000 km pedal çevirdikten sonra eve geri döndü. Seyahati yalnız başına destek almadan tamamladı. Aklıma böyle fikirler sokan Al’a saygılarımla!
4 yıl süren bisiklet dünya turunu iki kitapta çok güzel ve akıcı bir bir dille anlatıyor. Türkiye’den Suriye’ye geçtikten sonra kendini gerçekten yalnız hissettiği bir akşam ağladığını bile samimiyetle kitaba ekleyen bir gezgin.
Turun birinci bölümü, Moods of Future Joys, ikinci bölümü ise Thunder and Sunshine, Türkçe’ye çevrilmediler ama İngilizce olarak alınıp mutlaka okunmalı.
Bir metropolde yaşıyorsun, sabahtan akşama kadar ofistesin, hayatın aynı rutinle devam
ediyor ve kendini kapana sıkışmış hissediyorsun. Uzak ülkelerde gezen kişilere imreniyorsun ve onlara biraz da kızgınsın.
Aslında “Mikro Maceralar” heryerde. Microadventures, burnunun dibinde olan maceralar olduğunu örneklerle gösteren bir kitap. “Sen de yapabilirsin” diyor. Cuma akşamı iş çıkışı sırt çantanı al ve evden çıkıp ilk gördüğün parka, ormana veya milli parka doğru gitmeni tavsiye ediyor. Yürüyerek, bisikletle veya trenle. Kendine güzel bir nokta bul ve uyku tulumunu serip içine gir. Yıldızların altında bir gece geçir. İşte sana macera! Haftasonu bilmediğin bir yere trenle git ve orada gez. İşte sana macera!
Hadi evden çık!