Milano’da Bisiklet Film Festivali ’ne katıldım ve festival izlenimlerimi paylaşmak istedim.
BFF – Bicycle Film Festival sadece bir film gösterimi değil, bisikletin varlığını, birey ve topluma kazandırdıklarını müzik, sanat ve tabiî ki film aracılığıyla kutlamak için düzenlenen bir etkinlik.
Bisiklet Film Festivali
Festivalin kurucusu Brendt Barbur, New York’ta bisiklet kullanırken bir otobüsün çarpması sonucu yaralandığında bu olumsuz deneyimi olumlu bir deneyime dönüştürmek için 2001 yılında Bisiklet Film Festivali’ni düzenlemeye başladı.
Şehirdeki bisiklet hareketini destekleyen ve güçlendiren BFF- Bisiklet Film Festivali, bence bisiklet kültürünün oluşmasına da büyük bir katkı sağlıyor..
Bisiklet Film Festivali bisikletin uluslararası platformlardaki etkileşimini arttırıyor
Her geçen gün bisiklet kullanıcısı sayısı artarak büyüyor. Bisiklet, günlük hayatın bir parçası oluyor özellikle de ulaşım aracı olarak daha çok tercih edilmeye başlıyor. Bisikletli bir çok insan için yaşam tarzı haline geliyor. Bisiklet Film Festivali, yaşam tarzı bisiklet olan insanların başkalarına ilham vermesi için harika bir fırsat sunuyor.
20-22 Ekim tarihleri arasında Milano’da yapılan Bisiklet Film Festivali programı afişleri kadar renkliydi.
Milano Bisiklet Film Festivali
Film gösteriminin ve konserlerin yapıldığı Santiera Social Club festival için kesinlikle çok uygun bir mekandı. Bisikletin tarihi üzerine sunumlarla başlayan, akşamları film gösterimi sonrası DJ ve müzik gruplarının sahne aldığı, mekanın hemen yakınlarındaki parkta yapılan Bike Polo ve 20″ tekerli bisiklet yarışması Milano’nun bisiklet tutkunlarını ve bu insanlara tutkun arkadaşlarını bir araya getirdi. Bisiklet binmeyen ancak arkadaşları aracılığı ile üç gün boyunca etkinliklere katılan bir kişinin bisiklete başlayacağına eminim.
Gösterimdeki filmeler 3-16 dakika arası kısa filmlerden oluşuyordu. Dünyanın her yerinden bisiklet temalı filmleri izlemek gerçekten keyifliydi. KING OF THE MOUNTAIN filminde Türk Hava Yollarının sponsor olduğu Ruanda Bisiklet Takımı’nın ülkenin etnik grupları üzerindeki birleştirici etkisini, CYCLING CIRCLE’da Lübnan’daki bir bisiklet kuryenin şehirdeki bisiklet kültürüne katkısını, MAMA AGATHA’da ise Hollanda’da her yıl göçmen kadınlara bisiklet kullanmayı öğreten göçmen kadınların hikayesini, REVELATIONS’da ise kuzey Tayland’daki gece sürüş yapan bisikletçilerin bisiklet kültürüne etkisini izledik.
2014 yılında İstanbul’da yapılan bisiklet film festivali destekçi bulamadığı için son yıllarda ülkemize gelmiyor. Türkiye’de bisiklet kültürü yok demek yerine bisiklet kültürünün oluşması için elini taşın altına sokacak bisiklet sanayisinin dev oyuncularını sahneye davet ediyorum. Brendt’e mail atmakla başlayabilirsiniz: info (at) bicyclefilmfestival.com
Pınar Hanım, oralarda gibi hissettim kendimi.,hiç bir şey değişmiyecek biliyorum. Yine bizlerlesiniz. Şimdi malzemeniz daha bol.Anlatımınızla sanki bisiklet filmlerini izledik birlikte.Teşekkür ederiz. Milano da şansınız bol olsun.Selamlarımla.
çok teşekkürler Mustafa Bey. Yaşadıklarımı ve öğrendiklerimi kendime saklamak yerine paylaşmaya devam edeceğim.selamlarımla, Pınar