Velo-City 2017 Bikenomics | Dünyanın en büyük ve önemli bisiklet konferansı Velo-City 2017 notlarımı beş başlık altında topladım. Velo-City üzerine yazımı okuduktan sonra Bisiklet Kampanyaları, Bisiklet Politikaları, Şehir Tasarımının Etkisi ve Bisiklet&Kadın başlıklı yazılarıma göz atabilirsiniz.
Avrupa Birliği Ülkeleri
European Cyclists’ Federation (ECF) Başkanı Manfred Neun, bisiklet kullanımının AB’ye ekonomik katkısını 513 Milyar Euro olarak açıkladı.
Bisiklet kullanımının sağlık harcamalarını düşürdüğünü biliyoruz ancak ekonomiye daha büyük başka bir katkısının “alışveriş” olduğunu öğrenince şaşırdım. Bisiklet kullanıcıları yılda 111 Milyan Euro harcıyor ve alışverişlerini şehir dışına atılan AVM’lerde yapmıyor, paralarını mahallelerindeki küçük esnafta harcamayı tercih ediyorlar. Küçük esnafı destekleyen ekonomik bir modelde, AVM’lere (bol çimento ve beton, uçsuz bucaksız otoparklar) gerek kalmıyor.
Hollanda demiryolları işletmesi, evden/işten tren istasyonuna yapılan yolculukların %40’ının bisikletle gerçekleştirildiğini açıkladı. First Mile/Last Mile olarak tanımlanan bu kısa yolculuklar için toplu taşıma sistemlerinin kapasitelerinin yükseltilmesine gerek kalmıyor, araç kullanımı düşürüldüğü için otopark sorunu ortadan kalkıyor. CO2 emisyonunun düşmesi de yanında bonus fayda oluyor.
Trafik yoğunluğuna çözümün yollardaki şerit sayısını arttırmak olmadığını anlayan bir kaç “zeki” ülke trafik sıkışıklığının çözümünün bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması olduğunun farkında. Akıllı telefon uygulamaları ile ulaşım konusunda alternatif ve sürdürülebilir seçenekleri sunarak, ulaşım amaçlı bisiklet yollarını bağlantılı hale getirerek ve bisiklet satın alırken vergi avantajı sunarak insanları bisiklet kullanımına özendiriyorlar. Trafikte geçirilen “ölü” zaman ortadan kaldırılıyor, bisiklet kullanıcıları sağlıklı bir yaşam tarzı benimsiyor ve hava kirliliğini önlemek için harcanan para azalıyor.
Hollanda‘nın bu konuda açıkladığı veriler:
- Sağlıklı Pedallar: Bisiklete binen kişiler daha az hastalanıyor ve rapor kullanıyor. Hasta raporu alınan günler sayısı 50.000 gün daha az, bu da 15,5 Milyon Euro ekonomik değer katıyor.
- Uzun Ömür: Bisiklete binen kişiler daha uzun yaşıyor ve bunun ekonomik değeri 8,3 Milyon Euro.
- Trafikte Geçirilen zaman Azalıyor: Trafik yoğunluğunun azalması 60.000 Saat tasarruf ettiriyor ve bunun ekonomik değeri 60 Milyon Euro.
- İklim Kontrolü: Bisikletliler sayesinde 40.000 ton daha az CO2 salınımı yapılıyor. Havanın kalitesine olumlu etkisinin ekonomik değeri 9,2 Milyon Euro.
- Toplu Taşıma Sisteminde Tasarruf: Daha çok bisiklet daha az otobüs, metro demek; 27 Milyon Euro tasarruf anlamına geliyor.
Kopenhag şehrinde de buna benzer bir deneyim görüyoruz. Otomobillerle tıkış tıkış sokakların önüne bisikletliler için daha hızlı ve iyi yol tasarımı ile geçtiler. Kopenhag’da şu anda bisiklet kullanım oranı %41. Kopenhag belediye Başkanı Morten Kabell, 2015 için hedeflerinin %50 olduğunu söyledi. Bisiklet kullanımının daha çok yaygınlaşması artan nüfus yoğunluğu, iklim değişikliği ile mücadele en etkin çözüm olarak görülüyor.
İspanya’nın Valencia kenti, Danimarka ve Hollanda’nın yolundan gitmeyi seçerek yaya ve bisikletli ulaşıma yatırım yapıyor. Yılın 300 günü güneşli olan bir şehirde bisiklet kullanmak, lapa lapa kar altındaki şehirlere göre çok daha kolay. İnsanların ulaşım alışkanlıklarını değiştirmek için yolları birbirine bağlıyor, bisiklet kurye hizmetini destekliyor, bisiklet festivalleri düzenliyor.
Bir de Asya’dan bir ülkeye bakalım. Filipinlerin başkenti Manila, plansız bir şekilde büyümüş. Şehirde yaşayan 24 Milyon insanın ulaşım ihtiyacını karşılayacak bir toplu taşıma sistemi yok. Yıllarca otomobil odaklı yatırımlar yaptıkları için pişman olmuşlar. Otomobille yol yapmak trafik sorununu çözmediği gibi trafik sıkışıklıkları yüzünden çöpe atılan para Filipinlerin GDP’sinin %4,6’sı. İnsanlar paralarının ortalama %20’sini ulaşım için harcıyorlar. Bisiklet ise bedava bir ulaşım aracı. Toplu taşımanın olmadığı noktalarda bisikletin yaygınlaşması için çalışıyorlar. Belediye çalışan şehir plancılarının ölçüm yapacak, veri toplayacak sistemleri yok; ulaşım plancıları sokağa çıkıyor ve gözlem yapıyorlar ama herşeyden önce işe bisikletle gidiyorlar.
Bikenomics Türkiye?
Dört gün boyunca dolu dolu bir programda 6 salonda eş zamanlı yapılan oturumlardan birinden diğerine koştum ve üniversite profesörlerinden belediye başkanlarına, STK temsilcilerinden politikacılara bir çok konuşmacıyı dinledim. Birbirinden değerli bilgilerin ve deneyimlerin paylaşıldığı Velo-City Konferansında kimse “şöyle olur böyle olur” demiyor; herkes söylemlerini istatistiksel veriye ve raporlardan aldıkları rakamlarla destekliyordu.
Ülkeler ve şehirler arası karşılaştırma yapıldığında uzun listelerde Türkiye’yi görmemek oldukça üzücüydü. Yayaları, bisikletlileri ve şehir içindeki hareketlerini ölçmeden nasıl altyapı ve hizmet kararları alınabilir, tasarım ve planlama projelerinin başarı ve başarısızlıkları nasıl ölçümlenebilirdi? Metroya bisikletle binme yasağı kaldırıldıktan sonra yolcu sayısında artış oldu mu? Peki bisikletli yolcu sayısında nasıl bir değişiklik gözlemlendi? Bisiklet yolu yapılan yerlerin öncesi ve sonrası nasıl, kullanım durumları nedir? gibi bir çok soru var aklımda…