Bolivya ve Peru arasında kalan, adını sık sık duyduğum, hakkında şarkılar dinlediğim, deniz seviyesinden 3800 metre yükseklikteki Titikaka Gölü‘ne yaklaşırken heyecanlandığımı itiraf ediyorum.
Ancak bu gölü görmek için bir kaç gün daha sabır etmem gerektiğini – arkeoloji sitesi ziyareti için Tiwanaku‘da mola verdiğimizde – kabullendim, hem de memnuniyetle. Bisikletlerimize park yeri ararken nazik bir bayan bizi evine davet etti. Kolombiyalı olduğunu öğrendiğimiz bayanın evinde bizi italyan eşi ve çocukları karşıladı. Ivan ve Angela bizi sanki yıllardır tanışıyormuşuzcasına samimiyetle ağırladılar ve bizi kalmaya ikna ettiler.

Titikaka Gölü ve Karlı Dağlar
Ev ortamında geçirdiğimiz güzel günlerin ardından pedallara asıldık ve Copacabana‘ya ulaştığımızda Isla del Sol‘a gitmenin yolunu araştırdık. Ertesi sabah bisikletleri otele emanet edip tekneye atladık.

Liman
Copacabana’dan 12 km uzaklıktaki (tekne ile 2 saatlik bir yolculuk) 16.yy’ın en önemli dini merkezi, güneşin doğumyeri, inka uygarlığınin önemli merkezlerinden biri olan ısla del Sol adasında bugün Aymara halkı yaşıyor. Titikaka gölünün en büyük adasında inka harabelerini, kutsal kayayının etrafına kurulmuş içiçe evlerden oluşan yerleşimi ziyaret ettik. Eski uygarlıkların izlerini takip ederken kendimize sık sık aynı soruyu soruyorduk: neden ilk depremde İtalya’da ve Türkiye’de betondan evler yıkılırken, üstüste konulmuş taşlardan oluşan dev tapınaklar ikibin küsür yıl ayakta kalabilmişti…

Isla del Sol, plaj
Copacabana’yı pis kokan sokakları, tatsız yemekleri, kirli elli garsonları, müşteriye ilgisiz pansiyon sahipleri ile Güneş Adasını her 500 metrede doğrudan para dilenen veya herhangi bir arkeojik siteye giriş için bilet kesen halkı ile hatırlayacağız.

Hoşçakal Bolivya, Merhaba Peru.
Peru sınırlarındaki Puno’ya vardığımızda bizi farklı kültürlere evsahipliği yapan adalara götürecek tekneyi arayarladık. İlk durağımız UROS, yani YÜZEN ADALAR. Bundan yüzyıllar önce karada yaşayan avcı bir kabile kendini savunmak için kamıştan kayıklarla göle açılıyor ve bir süre sonra kamıştan yaptıkları adalara yerleşiyorlar. Bugün balıkçılık ve turizm ile geçinen halkın yaşamı gerçekten çok etkileyici.

Uros, yüzen adaların yüzen evleri

Uros, kamış kayıklar
Devam ediyoruz. Uçsuz bucaksız, masmavi Titikaka’ya deniz demekten kendimi alamıyorum. Bir sonraki durağımız AMANTANI adası. Titikaka Gölünün en kalabalık adası Amantani’de 4000 kişi yaşıyor ve her aile ayda bir kere evinde bir yabancı ağırlıyor. Bizim ailemizin babası Bautista bakkal dükkanı işletiyor, anne Rosalia bere ve kazak örüyor, 13 yaşındaki Willer ise 40 dakika uzaklıktaki liseye hergün yürüyerek gidip geliyor. Adada motorlu taşıt yok.

Amantani adası, akdenizde bir adaya benziyor
Titikaka’daki son ziyaret ettiğimiz ada TAQUILE‘in her köşesi fotoğraflamaya değer. Taquile adasında erkekler örgü örmeye sekiz yaşında başlıyor, kadınlar evlendiklerinde saçlarını kesip eşlerine saçlarından dokudukları bir kemer hediye ediyor. Erkek bu kemeri ömrü boyunca belinde taşıyor.

Taquile,limanda gelenek kıyafetleri ile bir çift
- Taquile, yüzlerce yıldır kullanılan muazzam tarım amaçlı kullanılan teraslar
Seyahatimizin sonlarına yaklaşıyoruz. Son günlerimizi süratle pedal çevirmek yerine Cusco, Machu Picchu ve çevresindeki inka medeniyetinin kalıntılarını keşfe adamaya karar verdik.
yine bir solukta okudum Pınarcım harikasınız sayenizde biz de geziyoruz gittiğiniz yerleri.. öpüyorum çok rüzgar arkanızdan essin ve yağmur siz dinlenirken yağsın 🙂
Sevgili Buketcim,
Paolo’ya seni su sekilde tanittim “bana dans etmeyi ve tavla oynamayi ogreten kisi”.
Umarim Toprak buyudugunde siz de ailecek kesif turlarina cikacaksiniz.
Gelecek yil icin Karadeniz Turu planlarimiz var. Yolumuz Hopa’dan gececek 🙂
sevgiler&selamlar
Pınar ne zaman Gtalk’ta seni online görsem; hah diyorum yeni yazı ve fotolar yolda 🙂 Kendinize dikkat edin.
Selam Aybars,
ancak iyi internet baglantisi buldugumuzda bloglarimiza fotograf yukleyebiliyoruz.
umarim son fotograflar ve yazi burada yasadiklarimizi ve ogrendiklemizi yansitabilmistir.
sevgiler
Pınar durum daha da beter; benim de gidesim geldi 🙂
Bir işkeleden denızı cekmışın ya şu sıcak havalarda koşup atlayasım geldi..Güzel pınar çok faydalı ve güzel bilgiler paylaştın kullanacağım.. Bu arada inka tapınaklarının orda bir yerde bana bir not bir hatıra bırakın .. bende bisikletimle geçerken onu alayım 😀 saklayın ama kimsecikler bulamasın.. Gps varsada kordinatını falan alın yollayın :D… Ben işte bildiğin gibi kitabı yazıyorum biter bitmezde yeni yolculuğa başlıyorum..Sanırım bir gün dünyanın bir noktasında pedallarken karşılaşacağız yada ben sizin oralara geleceğim : )
Gurkan,
o derme catma iskele denizde degil golde:) ama olsun ben de titikaka’ya hep deniz dedim durdum.
Machu Picchu’ya dogru pedal ceviriyoruz. Herkes trenle oraya giderken biz bisikletle gidiyoruz.
Machu Picchu ve cevresinin zenginler icin oldugunu ogrendik. Bunu detayli olarak blogda daha sonra yazacagim. Sana bir hatira birakmak isterim:Mesala Maras (Cusco, Peru) da 17.in ilk yarinsindan kalma kilisenin duvarinin kenarinda cadir kurarsan sabah kalktiginda muhtesem bir manzara ile uyaniyorsun ve bir onceki gunun tum yorgunluguna deydi deyip bir gulucuk atiyorsun;).
selamlar
🙂 Gürkan böylece senin yeni maceralarında burada öğrenmiş bulunduk 🙂 Harikasınız hepiniz… burada böyle bilgisayar başında yolculuklarınıza dahil olmak çok keyifli. Dünyayı gezip görüyoruz harika maceralar okuyoruz. Ayaklarınıza sağlık.
Pedalla ve Sevgiyle Dostlarım.