Rodos adasını karış karış gezmek için en iyi araç elbette bisiklet. Rodos şehrini, plajlarını, dağ köylerini, minik tepelerin üstündeki Orta Çağ kalelerini, Lindos’u, şarap bağlarını, manastırları ve ormanlarını görmek için adada 2-3 günlük bisiklet turu yapılmasını şiddetle tavsiye ediyorum.
Marmaris’ten veya Bodrum’dan katamaranla Rodos’a ulaşım çok kolay. Biz kendi bisikletlerimizle gittik ancak adada bisiklet kiralamak mümkün.
Rodos’a ayak basar basmaz, şehrin yüzyıllar boyunca korunmuş surları, kilise ve camileri, kaleleri ve konakları bende tarih kitaplarını karıştırma arzusu uyandırdı. Bu kadar muhteşem bir şehrin hikayesini öğrenmeliydim. Akdeniz’in en zengin ve önemli adasını Muhteşem Süleyman’ın nasıl fethettiği, Saint Jean Şövalyelerinin Küdüs’ten Kıbrıs’a oradan Rodos’a gelişi, Sicilya’ya sığınıp Papa’nın izniyle Malta’ya yerleşmeleri.. Adadaki Türk nüfusunun 400 yıllık Osmanlı egemenliğindeki konumu ve 1974’de yaşadıkları dram ve korku…1912-1945 yılları arasında İtalyanların, sanki adadan hiçbir zaman ayrılmayacakmış gibi giriştikleri restorasyon ve inşaatlar… İtalyanlar 30 yılda adaya, Osmanlı’nın 400 yılda yaptığından daha çok eser kazandırmışlar.
Rodos adasında Rodos şehri kale içi, Profitias İlias dağı ve Elafos Oteli, Monolithos Kalesi’nden günbatımı, Lindos şehri mutlaka görülmeli.
Rodos Şehir Merkezinde Bisikletle Keşif Turu
Şehir surlarından içeri girdikten sonra büyülenmeye hazır olun. Ortaçağ’ın en görkemli şehirlerinden birisi olan Rodos, bugün hala mimarisi ile ziyaretçilerini etkilemeyi başarıyor. Sokaklarda kaybolun, keşfedin ve bol bol fotoğraf çekin.
Grand Masters Sarayı
Saint Jean Şövalyeler Dönemi’nden kalma en önemli eserlerden olan tarihi saray, şövalyelerin idari merkezi ve aynı zamanda Rodos’a egemen sosyal ve entelektüel sınıfın da merkezi olmuş. Zemindeki mozaikler Kos adasından getirilmiş. Avlusu ise harika.
Şövalyeler Caddesi:
Eski Rodos’un en ünlü sokağı Şövalyeler Sokağı, Liman ile Büyük Üstadlar Sarayı (Grand Masters’ Palace) arasında yer alıyor. 14. yüzyılda yapılan binalar, şövalyelerin bir araya geldikleri ve konaklama yaptıkları yerlerdir. Binaların üzerindeki armalardan ve bayraklardan hangi hanın, hangi ülkenin şövalyelerine ev sahipliği yaptığını anlayabilirsiniz.
Arkeoloji Müzesi:
Rodos Arkeoloji Müzesi, 1489 yılında yapılan Şövalyeler Hastanesi Binası’nda yer alıyor. Rodos tarihinin tüm dönemlerine ait arkeolojik kazılar sırasında bulunan mezar anıtları, çeşitli heykel parçaları bu müzede sergilenmekte.
Hipokrat Meydanından sonra ana caddeden ilerleyip hafif bir yokuş tırmandıktan sonra tarihi Saat Kulesi’ne ulaşabilirsiniz.
Hipokrat Meydanından kısacık yürüyüş mesafelerinde bulunan yerler: Osmanlı hakimiyetini simgeleyen ve 1523’de yapımı tamamlanan Süleyman Camii, 1540’da yapılan İbrahim Paşa Cami, davetkar giriş kapısı ile 1794 yılında yapılan ve çok değerli eserler barındıran Fethi Paşa Kütüphanesi, ve 500 yıllık Mustafa Paşa Hamamı.
Eski çağlarda adı geçen ünlü Rodos Heykeli “Colossus” Mandraki Limanı’nda bulunuyordu. Bu devasa adam heykeli yapıldıktan kısa bir süre sonra depremde yıkılmış ve günümüzde bu heykeli simgeleyen “Elefos” ile “Elafina” isimlerinde iki geyik heykeli bu ünlü limanda bulunmaktadır. Mandraki Limanı’ndaki tarihi yel değirmenlerinin önünden geçip sahildeki yaya/bisiklet yolundan Akvaryuma ulaşabilirsiniz.
Akvaryum:
Bence Rodos’un en keyifli yerlerinden birisi Akvaryum. Ege ve Akdeniz’de yaşayan balıkları canlı canlı görmek, deniz girmek konusunda düşündürücü olabilir ama suyun altında ne olduğunu bilmek gerek.
Akropolis:
Agios Stefanos tepesinde antik Rodos’un Akropolis’i bulunuyor. Güneş Tanrısı Helios şerefine yapılan ve spor oyunlarına ev sahipliği yapan Hellenistik Stadyum’un yanında, mermerden inşa edilen ve antik çağda konserlerin verildiği Theatron (tiyatro) yer alıyor. Tiyatro’nun yanında ise, kentin koruyucu tanrısı Pythios Apollon’un Dor tarzdaki tapınağı yükseliyor. Buradan kentin manzarası harika.