Skip to main content
Bisikletli YaşamGündem

Şehirli Yaşamın Motorlu (!) Taşıtı

M.Serdar Kuzuloğlu 16 Haziran 2011 tarihli yazısında gençlik yıllarındaki motorsiklet merakını ve bir chopper sahibi olma hayalini anlatır. Ailesinin izin vermemesi nedeniyle bu hayalini gerçekleştiremez. Fakat iki teker hevesi geçmez ama dönüşür. Bu dönüşüm İtalya seyahatlerinde dikkatini çeken, Serdar Bey’ in ifadesiyle şehirle barışık, uyumlu, küçük, sessiz, mütevazı, ekonomik, kolay kullanımlı, kendi halinde motorlar olan scooter’ lar olur. Scooter, İtalya deyince de akla elbetteki Vespa gelir. Serdar Bey hayalindeki Vespa’yı alır ve daha önce neden bu yaşına kadar beklediğini kendisine soracak kadar verdiği bu karardan memnuniyetini ifade eder.
Benim hikayemde Serdar Bey’ inkine benziyor aslında. Sadece benim hayalim daha farklı bir şeye dönüştü. İş bu yazı M.Serdar Kuzuloğlu’ nun yazısında ele aldığı modern şehir yaşamındaki ulaşım meselesine alternatif bir bakış açısını ve benim dönüşüm hikayemi anlatır.

Motorsiklet Hayali

Açıkçası bir Vespa sahibi olmak benim de hayalimdi. Vespa motorumla işe gidip gelmek, diğer zamanlarda da eşim arkamda seyahatlere çıkmak fikri çok hoş geliyordu. 

Bu arzumu eşimle yapmış olduğumuz Barselona seyahatinde bir Vespa kiralayarak deneyimlemek istedim. Vespa’ nın üzerindeki acemiliğim nedeniyle görevli bize Vespa kiralamaktan vazgeçti. Can güvenliğiniz nedeniyle diye bir açıklama getirdi. Bunun üzerine biz de eşimle bisiklet kiraladık ve Barselona’ yı bir de bisikletle gezdik.

Barselona seyahatimiz sonrasında motorsiklet ehliyeti almak için gerekli başvuruları yaptım ve ehliyetimi aldım. Motorsiklet almak özellikle bir Vespa almak için araştırmalara başladım. Vespa’ ların fiyatlarına baktığımda hayal kırıklığına uğradığımı söylemem gerekiyor. Bir Vespa sahibi olmak için ciddi rakamlar ödemek gerekiyordu. Bende bir Vespa sahibi olma hayalimi bir kenara koydum.

selim cile

Bisikletli Yaşam

Ama iki teker tutkumdan vazgeçmedim. Gerek yurt içi seyahatlerimde gerekse de yurtdışı seyahatlerimde eşimle Barselona’ da yaptığımız gibi bisiklet kiralayarak  sürüşler yaptım, yaptıkça çocukluk yıllarımdaki aldığım o keyfi tekrardan hatırladım. 

Sonrasında bisiklet üzerine özellikle günlük ulaşım ihtiyacını bisiklet ile yapma konusu üzerine pek çok okuma yaptım. Yurtdışı seyahatlerimde gün içerisinde spor yapmak amacıyla değil, ulaşım için bisiklet kullanan insanları gözlemledim ve onlara imrenerek baktım. Bu insanlar hem günlük ulaşım ihtiyaçlarını karşılıyorlar hem de modern şehir yaşamının getirmiş olduğu hareketsizliğimize karşın egzersizlerini de yapmış oluyorlardı. Neden bizim ülkemizde de bu görüntüleri göremiyoruz diye hayıflandım. Neden ben kendi yaşamımda böyle bir değişim yapmıyorum diye kendi kendime sordum.

ebike-carraro-istanbul

Bisiklet nedense bizde çocukluğa dair bir oyuncak olarak görülüyor. Eminim pek çoğumuz çocukluğumuzda özellikle yaz tatillerinde saatlerce bisiklete binmişizdir. Fakat büyüdükçe yavaş yavaş bisikleti terkedip, motorsikletlere ya da arabalara heves etmeye başlarız. Bisikleti günlük hayatın içerisinde yer alan bir ulaşım aracı olarak görmeyiz. Şehirlerimiz de bu şekilde tasarlanmadığı için belki de, etrafımızda bisiklete binen yetişkin de pek görmeyiz. 

Halbuki bisiklet modern şehir yaşamında bizi A noktasından B noktasına götürebilecek M.Serdar Kuzuloğlu’ nun scooter için söylediği “şehirle barışık, uyumlu, küçük, sessiz, mütevazı, ekonomik, kolay kullanımlı, kendi halinde” tanımını tam olarak hakeden bir ulaşım aracıdır.  Şehirlerimizi yönetenler otomobil odaklı düşündükleri için günlük ulaşım sorununa çözüm olarak  yapmış oldukları yolları, köprüleri vs. anlatıyorlar övünerek. Baktığımızda bunların hiç biri dünyanın hiç bir yerinde şehirlerdeki ulaşım sorununa çözüm olabilmiş değil.

Bisikletli Ulaşım

Eviniz ile işiniz arasındaki mesafe 10 km ve altındaysa işe bisikletle gidip gelmek için ideal mesafedesiniz. Benim evim ile işim arasındaki mesafe tam olarak böyleydi. O zaman pekala işe bisiklet ile gidip gelebilirdim. Fakat hem işe giderken hem de eve dönerken güzergahımda yokuşlar vardı. Sonuçta yedi tepesi ile meşhur bir şehir olan İstanbul‘ da yaşıyordum. Eve dönerken sorun değil ama işe gittiğimde kan ter içinde kalmak istemiyordum açıkçası. İşe bisiklet ile gidenlerin bu soruna nasıl bir çözüm bulduklarına dair internet üzerinde pek çok okuma yaptım. İşe gittiğinde duş aldığını söyleyende vardı, kıyafetlerini değiştirdiğini söyleyende. Ben bütün bunlarla uğraşmadan daha farklı nasıl yapabilirim diye araştırırken karşıma elektrikli bisikletler çıktı.

carraro-ebike-1Elektrikli bisiklet denilince bir açıklama yapmam gerekiyor. Elektrikli bisikletler, benzin yerine enerji ihtiyacını elektrikten sağlayan, motorsiklet gibi gaza basıp gidebildiğiniz araçlar değiller. Çok basit olarak ifade etmek gerekirse bisiklette yer alan elektrik motoru size sadece pedal desteği sağlıyor. Siz pedal çevirmedikçe motor devreye girmiyor. Dolayısıyla normal bir bisiklet kullanıyormuş gibi sizin pedal çevirmeniz gerekiyor. Özellikle yokuşlarda elektrik motorunun size sağladığı destek sayesinde sanki düz bir yolda bisiklet kullanıyormuş gibi zorlanmadan, kan ter içerisinde kalmadan yokuşu tırmanabiliyorsunuz. Bu tam olarak benim aradığım şeydi işte.

Ben Serdar Bey’ den farklı olarak tercihimi; hem günlük ulaşım ihtiyacımı karşılayabileceğim hem günlük egzersizimi yapabileceğim (ilerleyen yaşımla ve spor yapmamamla beraber göbeğim alıp başını gidiyor) elektrikli bisikletten yana kullandım ve geçen sene kendime bir elektrikli bisiklet aldım. Bir senedir işe Carraro eViva elektrikli bisikletim ile gidip geliyorum. Ve çok mutluyum. Ben de M.Serdar Kuzuloğlu gibi neden bu yaşıma kadar beklemişim, neden daha önce bisikleti günlük hayatımın bir parçası yapmamışım diye kendime soruyorum.

Yazar: Selim Çile

Hakkında: Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik bölümünde lisans, İstanbul Teknik Üniversite’ sinde Nükleer Enerji üzerine yüksek lisans yaptım. 15 yıldır fizik öğretmenliği yapıyorum. İstanbul’ da yaşıyorum. Tam zamanlı öğretmen, yarı zamanlı maker’ım. İki yıl önce kendi hayatımda radikal diyebileceğim bir karar aldım ve arabamı bırakıp işe bisikletle gitmeye karar verdim. Son iki yıldır işe bisiklet ile gidip geliyorum.

Pınar Pinzuti

Blogger. Aktivist. Filolog ve Pedagog. Bisikletin dünyayı değiştirebileceğine inanıyor. İnandığı şey için ise gece gündüz çalışmayı çok seviyor.

2 Comments

  • Mervan dedi ki:

    Ben de 5 yıldır ulaşım odaklı aktif bir bisiklet kullanıcısı olarak, 3 aydır (yaklaşık 1200km oldu) elektrikli bisiklet kullanıyorum. Yazımıza ek olarak söyleyebileceklerim olacak.
    * Elektrik desteği olması ile 40-50-60 km lik mesafeler günlük olarak katedebildiğim mesafeler oldu benim için. Yağmur veya rüzgarın çok olmadı artık bisiklete binmem için bir stres olmaktan çıkmış oldu. Kafam da bedenim de çok rahat bir şekilde bisikletime binebilir duruma geldim. Dışarı çıkmaları da hava durumunda rüzgarın yönü ve hızına bakmaktan kurtuldum diyebilirim.. (Gidiş yolumda rüzgar olmaması iyiydi de, dönüş zamanımda çıkacak ters bir rüzgar bisiklete binmeme mani olabiliyordu çünkü)
    * Elektrikli motosiklete ziyade (maliyeti onlara nazaran daha yüksek olmasına rağmen) elektrik destekli bisiklette karar kıldım. Bunun bir diğer avantajı da, (ki şehir yaşamında oldukça önemli bir avantaj olabiliyor bazı durumlarda) bisiklet alan toplu taşım araçlarını kullanabilme özgürlüğü sunmasıydı. (metro, tramvay, vapur)
    * Çeşit olarak, yol, mtb değil de turcu olmamdan mütevellit, yük vs taşımada da artık çok rahatım.

    • Pınar Pinzuti dedi ki:

      Etrafımda eBike ile işe gitmeye başlayan ve bu yüzden arabasını satan öyle çok kişi var ki. Etrafımıza elektrikli bisikleti motorlu taşıt gibi değil de pedal destekli bisiklet olarak anlatmak gerekiyor sanırım. yorumunuz ve katkınız için teşekkürler.

Yorum yaz