Şehir içinde her yere bisikletle gitmek bana çevremdeki güzellikleri fark ettirdi. Her gün yeni bir tanesini fark ettiğim detaylar ise yaşadığım yeri daha çok sevip sahiplenmeme neden oldu. Bir şeyi sahiplenince onu daha çok korumak istemeye başladım. İşe giderken kullandığım güzergah üstünde gördüğüm çöpleri toplamaya, çöp kutusu olmayan yerleri belediyeye bildirmeye, yoldaki tehlikeleri fotoğraflamaya, kaldırıma park eden araçları emniyete bildirmeye başladım. Sorunları görüp bir küfür sallamak sorunu çözmüyor. Mahallemiz için şehrimiz için bir şey yapmamız lazım.
Çevremde gördüğüm sorunları dilekçe vb. yollarla ilgililere iletmek de sorunları çözmüyordu. Sorunları çözüm alternatifleri ile birlikte yetkililere iletmek gerektiğine karar verdim. Ben mimar, şehir plancısı ya da inşaat mühendisi değilim. Dikkatli bir gözlemciyim sadece. Mesleğim gereği iletişim konusunda deneyimliyim. Örneğin Büyükşehir Belediye binasına her gittiğimde bisiklet park edecek yer olmadığı için bisikletimi de yanıma almak durumunda kalıyordum. Bisiklet park yeri yok demek yerine “bakın bisiklet park yeri olmamasının sonucu benim bisikletle binaya girmem” demeye başladım. Hatta denenmiş uygulanmış basit bisiklet park yeri tasarımlarını yetkili kişilere ilettim. Kalıcı çözümler bu şekilde gelebilir diye umdum. 2013 yılında bisiklet blogumdaki yazıları binlerce kişi okuyordu. Okuyucuların arasında belediye çalışanları da vardı. Alternatifler sunmak, fikir vermek ve karanlıkta bir çıkış yolu olabileceğini göstermek için can atıyordum. Bisiklet altyapı ve hizmetleri konusunda bizden 20 hatta 50 yıl ileride olan ülkelerin “best practice” lerinden yararlanabilmeliydik. Başkalarının yaptıkları hataları yapmadan, direk doğru çözümü bulmalıydık. Boşa harcanacak zamanımız ve deneme yanılma projelerine harcayacak paramız yoktu.
VeloCity Bisiklet Konferansı | Viyana 2013
Haziran ayında dünyanın en büyük bisiklet konferansını izlemek üzere Viyana’ya gittim. VeloCity Konferansı benim için bir dönüm noktası oldu. Açılış konuşmasını yapan bakanlar ve belediye başkanları kentlerdeki nüfus artışına bağlı ulaşımda yaşanan yoğunluğun, hava kirliliğine bağlı sağlık sorunlarının, bisiklet kullanımının artışı ile çözülebileceğini söylüyorlardı. Kimse Türkiye’de olduğu gibi “şehrimizde şu kadar km bisiklet yolu var” demiyordu. Politikacılar ve belediye temsilcileri bisiklet kullanımı oranından bahsediyorlardı. İnsanları bisiklet kullanmaya nasıl özendirdiklerini anlatıyorlardı. Şaşkındım.
Dünyanın en ünlü bisiklet aktivistlerinden Mikael Colville-Anderson sahneye çıkıp 7000 yıldır insanlara ait olan sokakları otomobillere veren politikacıları eleştirdi. “Bisiklete binmek yürümek kadar kolay olmalıdır” dedi.
Viyana ve Zürih belediye başkanlarının şehirlerini aileler, çocuklar ve yaşlılar için nasıl uygun hale getirmek konusunda yarıştığına tanık oldum. Kimse köprülerden, tünellerden, otoyollardan bahsetmiyor, hepsi şehir merkezlerini özel otomobillerden arındırma hedeflerine toplu taşıma+yaya+bisiklet ile ulaşacaklarını anlatıyorlardı.
VeloCity Bisiklet Konferansı üzerine yazım burada.
İzmir’e döndüm.
Konferans sırasında öğrendiklerimi blogumda kaleme aldım. Farklı ülkelerden gelen aktivist ve derneklerin çalışmaları bana ilham vermişti. Şili’den bir konuşmacının sözleri bende çok büyük bir etki yaratmıştı. “Bir şehirde kadınlar bisiklete binerse, o şehirde çocuklar ve erkekler de biner. Kadınların bisiklet kullanması, şehrin güvenli olduğunun bir göstergesidir”. Buna çok inandığım için 2013 yılından beri yapılmakta olan Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’na destek veriyor ve etkinlik için canla başla çalışıyorum.
Yazılarımı okuyanların sayısı artıyordu. Panel, sempozyumlar ve çalıştaylar için davetler almaya başladım. Bisiklete binmek çok güzel demek yetmiyordu, bisikletin topluma ekonomik olarak katkılarını rakamlarla ifade etmeye başladım. Bisiklet ekonomisi, bisiklet turizmi ve bisiklet sektöründeki istihdam üzerine sunumlar yaptım. Blogdaki yazılarım üniversite öğrencileri tarafından araştırma ve tez yazılarında kaynak olarak kullanılmaya başladı.
Sahada neler olup bittiğini anlamak için Kopenhag’da 15 gün kaldım. Kopenhag Belediye Başkanı ile tanıştım ve belediyenin neden bisiklete yatırım yaptığını sordum. Kopenhag eski belediye başkanının bugün bisiklet derneği başkanı olduğunu öğrendim ve şehri onunla birlikte gezdim.
Viyana’da dinlediğim Mikael Colville Anderson ile sabah kahvesi eşliğinde neden politikacıların bu kadar vizyonsuz olduklarını tartıştım. Edinburgh’da her yıl yapılan ve iki hafta süren bisiklet festivalinin organizatörü aynı zamanda bisiklet aktivisti Kim Harding ile bisikletli ulaşımı geliştirme konusunu görüştüm.
Roma’da yıllardır bisiklet de bisiklet diyen, şehrin en asi çocuğu Paolo Bellini’nin Roma Bike Manager olarak atanmasını onunla birlikte kutladım. Belediye, bizdeki bisiklet masası şefliğinde olduğu gibi bir masa değil, ona müdür yetkisi ve bütçesi vermişti.
Aileleri sokağa davet ettim. Hep beraber çocuk bayramını kutlayalım dedim. 23 Nisan 2016’da İzmir Bike Party, Türkiye’nin ilk kostümlü bisiklet sürüşü olarak gerçekleşti. Muhteşemdi. Ulusal gazeteler ve gazeteler için bisiklet konulu yazılar yazmaya başladım.
Türkiye’den güzel haberlere özlem duyan Avrupa, bu renkli bisiklet etkinliklerini haber yaptı. Birkaç ay sonra Verona’da uluslararası ulaşım konferansına konuşmacı olarak davet edildim. Bike Party’yi neden yaptığımı ve mesajımın ne olduğunu anlattım. Konuşmamı dinleyenler arasında bir mimar vardı ve çok etkilenmişti. Biraz fikir alışverişinde bulunduktan sonra organizasyon için kolları sıvadık. İki hafta sonra Reggio Emilia şehrinde Bike Party yapılacak. Roma‘dan bisiklet aktivistleri benimle bağlantıya geçti. Eylül ayında Bike Party yapmak üzere hazırlıklar yakında başlayacak.
Ben ilham alabileceğim kişilerle tanışıyordum ve başkaları da bizlerden almaya başlamıştı.
VeloCity Bisiklet Konferansı | 2017 Nijmegen
Bu yıl Velocity Hollanda’da yapılıyor. 15 Haziran’da Nijmegen kentinde Bisiklet ve Kadın üzerine konuşma yapacağım. 4 Yıl sonra Velocity’ye konuşmacı olarak dönmekten onur duyuyorum.
Milano’ya taşınmadan önce 5 yıl boyunca yaşadığım İzmir’i anlatacağım. Ankara’daki Pedallayan Kadınlar grubunu, Antakya’daki bisiklet aktivistlerini, Kayseri, Muğla, Eskişehir’deki oluşumları, İstanbul’daki bisikletlilerin savaşını anlatacağım. Kulaklarınız çınlayacak çünkü bu satırları şu anda okuyan seni, yani sevgili okurumu anlatacağım. Yazılarımı paylaştığın, sesimi hiç tahmin edemeyeceğim kadar uzaklara ulaştırdığın için.
Teşekkürler.
2013’de konferansa katılım, konaklama ve seyahat masraflarımı Sivil Düşün AB Programı aktivist desteği ile karşılamıştım. Bu yıl konuşmacı olarak katılacağım konferans masraflarımı dünyanın en büyük ikinci bisiklet üreticisi Accell Group karşılıyor. Son 4 yılda yaşanan en önemli değişimlerden birisi bisiklet aktivizminin, bisiklet markaları tarafından desteklenmeye başlaması. Değişim ve dönüşüm başladı ama sokaklar insanlara geri verilesiye kadar devam!
Sevgili Pınar,
faaliyetlerini ve gayretini begeni ile takip ediyorum. Ankara’da yaşayan biri olarak çoğu ulaşımı bisiklet ile yapıyorum. Ancak oldukça zorlandığımizi itiraf etmeliyim. Çevremde bir çok insana da bisiklet ve doğru seçimler konusunda yardımcı olmaya çalışıyorum. Hollanda yı görünce ve pedallayinca aramızda epey fark olduğunu üzülerek gördüm. Herneyse gayretlerin ve paylaşımlar için çok teşekkürler. Son olarak üzerime düşen gönüllülük sorumluluklarına hazırım. Sevgi ve saygılarımla
İbrahim Erdoğan
Merhaba İbrahim,
siz aslında size iyi gelen, kendiniz için doğru olanı yapıyorsunuz. Sizin kendiniz için yaptığınız bir seçim, topluma zarar veren değil fayda sağlayan bir şey. Ne yazıkki şimdilik toplumumuz bunu anlayacak bilinçte değil. Ben eminim çevrenizde sizi görenler bugün olmasa bile gelecekte sizi anlayacaklar ve bisikletle neden daha önce tanışmadıklarına üzülecekler. yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederim. Pınar
Harika bir yazi, sadece kuru kuru elestirmek degil, bizleri cozum uretmeye yonlendirdigin icin tesekkurler.. 15 Haziran’da Nijmegen’de cok enteresan ve renkli bir konusma olacak gibi gorunuyor, Turkiye’yi anlatan ilk ve tek sensin sanirim.. bizlerle daha sonra video’sunu paylasirsan cok sevinirim, gelemesek de en azindan oradaymis gibi izleme firsatimiz olur. Basarili, keyifli konferanslar dilerim, sevgiler 🙂
Ayça’cım, etkinlik sırasında ve sonrasında paylaşımlar yapacağım. Video kaydını da almaya çalışırım. desteğin için çok teşekkür ederim.Pınar
can dostum,kardeşim…
bizlerin önünü açmanız,yol göstermeniz,sorunlarımızı dile getiriyorsunuz.olmayan kolumuz,görmeyen gözümüz,lal olan dilimiz oldunuz…
daha nice başarılarınızı takip ve takdir etmek dileklerimle…
konferans sonrası yazınızı bekliyoruz..
Salih Abi merhaba, çok teşekkür ederim. Konferansta öğrendiklerimi paylaşmak için can atıyorum. selamlarımla,Pınar
Bisiklet bir sevda…
**
Bir bisikletim var aman pek şirin,
Bas pedala gülüm al bir aferin,
Yaz ve kış sür hele deme hiç serin,
Uslu isen can Bisiklet hür hayat.
**
İnan bu Bisiklet sanki bir canlı,
Bas pedala sürüş pek heyecanlı,
Yanaklar âl âl damarlar saf kanlı,
Uslu sür hele ömür uzar kat kat.
**
Hemen bir bisiklet al acele et,
Bir sultan gibi tahtını sele et,
Her sürüşünde zevki şelale et,
Uslu bu bisiklet sana bir kır at.
**
Hala ne durursun bir bisiklet al,
Bedeni hafiflet zarif sıklet al,
Hayattan her gün mutlu kısmet al,
Uslu ol dostum gerisi pek bayat.
**
Güngör Uslu 25.05.2017 Niksar