Uçak inişe geçtiğinde Danimarka kıyılarında ilk gördüğüm şey denizin içindeki rüzgar türbinleri oldu. Enerjisini sürdürülebilir kaynaklardan sağlayan ülkenin başkenti Kopenhag’ın Avrupa’nın Yeşil Başkenti olma konusunda oldukça iddialı yatırımlar yaptığını Sürdürülebilir Şehirler Konferansı’nda dinlemiştim.
Danimarka Turizm ve Tanıtım Ofisi, eşimi (bikeitalia.it) ve beni (bisikletizm) Kopenhag’ı gezmemiz için davet etmiş ve bisiklet alanında çalışan yetkili kişilerle görüşmeler organize etmişti. 10 gün boyunca hem belediye başkanı, bisiklet federasyonu başkanı, dünyanın en ünlü bisiklet aktivisti, dünya sağlık örgütü yetkilisi ile röportajlar yapacak hem de bisikletin başkentinin tadını çıkaracaktık.
Uçak iniş yaptı. Artık Kopenhag’dayız.
Havaalanında pasaport kontrolü yapan bir polisin ilk kez gülümseyerek “hoş geldiniz” demesinin şokunu atlatamadan, sürücüsü olmayan bir metro vagonunda 10 dakikalık bir yolculuk sonrasında şehir merkezine birkaç dakika mesafedeki Amagerbro semtindeydik. Metro istasyonunda çıktığımızda etrafımızı çevreleyen bisiklet park yerini gördüğümde duygulandığımı itiraf ediyorum. Kaldırımlara üstü üste park etmiş, ikinci şeridi bloke etmiş arabalar yok, sadece yan yana dizilmiş yüzlerce bisiklet var.
Airbnb.com’dan kiraladığımız evi elimizle koymuş gibi bulduktan sonra ulusal bir gazetede muhabir olan ev sahibimizin Kopenhag’da bisiklete binmeyen tek tük kişiden biri olduğunu öğrendiğimde bir şok daha yaşadım. Bisiklet için tasarlanmış bir şehirde nasıl olurda bisiklete binmez… Evin anahtarlarını ve ufak tefek kullanma talimatlarını aktarıp güneyde sıcak bir yerlere doğru tatile gitti.
Kopenhag Belediyesi’nde bir belediye başkanı ve 6 yardımcısı bulunuyor. Ulaşım ve Çevre’den sorumlu başkan yardımcısı ile buluşmak üzere belediyeye yürüyerek gitmeyi tercih ettik. Yayalar için ayrılmış geniş kaldırımdan yürürken yanımızdaki kesintisiz bisiklet yollardan geçen yüzlerce bisikletliyi imrenerek izledik. Çocuklarını okula götüren anneler, işe gidenler, alışverişe giden teyzeler hızla yanımızdan geçiyordu.
Sokakta soru sorduğum herkes gülümseyerek gözlerimin içine bakıyor, samimiyetle ve ilgiyle sorularıma cevap veriyordu. Belediye binasının önündeki park yerinde protokol araçları elektrik prizlerine bağlı. Binanın içine girdik, giriş katında kapalı alanda gördüğümüz bisiklet park yeri tıka basa doluydu.
Belediye Başkan Yardımcısı Morten Kabell bizi odasında ağırladı ve yarım saat boyunca onlarca sorumuza sabırla cevap verdi. Öylesine mütevazi ve doğaldıki… “Otomobilim yok, ihtiyacım yok. İşe bisikletle geliyorum, binanın içindeki park yerinde yer bulamadığımda dışarıda bırakıyorum”.
“Kopenhag’da yapmak istediğimiz şey insanların otomobile olan ihtiyaçlarını ortadan kaldırmak, onlara verimli bir toplu taşıma sistemi, kusursuz bisiklet yolları ve hizmet sunmak, hayatın tadını çıkarabilecekleri yeşil yaşam alanları yaratmak.”
Kopenhag’da geçireceğimiz süre boyunca kullanmak üzere bisiklet kiralamak için ilk gördüğümüz bisiklet dükkanına girdik ve birer tane şehir bisikleti seçtik. Bize verdikleri uyduruk bisiklet kilidi bana güven vermedi ve “ya bisiklet çalınırsa” dedim. Bisiklet dükkanının sahibi “Kopenhag’dasınız, burada kimse bisikletinizi çalmaz” dedi.
Kopenhag’da Nereden Bisiklet Kiralanır ?
3 vitesli, sepetli, basit ama rahat bisikletlere atlayıp Kopenhag ve çevresini keşfetmeye hazırdık.
Her bisikletseverin görmek istediği manzaralar.