Milano’da ilk 30 gün geride kaldı. İlk günlerde yaşadıklarımı ve hissettiklerimi kısa bir süre sonra “normal” hayatın bir parçasına dönüşmeden önce burada kayıt altına almak istedim.
Beş yıl boyunca yaşadığımız İzmir’den ayrılırken yanımıza iki tane katlanır bisiklet ve birer bavul eşya aldık.
Milano’da ev ararken konaklamak üzere eşyalı bir daire tuttuk. Ev, şehir merkezinden 6 km mesafedeydi. Bizi binanın avlusunda bulunan bisiklet park yeri karşılayınca bir anda yüzümde bir gülümseme oluştu. Evet, bisikletin hayatın bir parçası olduğu yerdeydim artık.
Hemen bir telefon numarası edinmek için GSM operatörlerini inceledim ve logosunda bisiklet olan bir paket buldum. Algıda seçicilik işte böyle birşey. CoopVoce firmasının #vivibici paketi, bir ay boyunca pedal çevirdiğim kilometreleri bir sonraki ay konuşma dakikası ve internet olarak bana sunuyordu. Neden olmasın, hemen denemeye başlıyorum!

bikedistrict milano, bisiklet yollarını, bisiklet park yerleri, bisiklet kiralama istasyonları ve bisiklet mağazalarını da gösteriyor.
Milano bisiklet websitesi milano bike district‘e gideceğim yerin adresini yazıyor ve yol tarifi alıyorum. Her gün şehrin farklı mahallelerinde bulunan evleri görmeye bisikletle gidiyor bir yandan bisiklet yollarının nerede olduğu keşfediyor, bir yandan şehri tanıyor hem de telefon paketime internet ekliyordum.

ViviBici: Toplam km, harcanan kalori ve kazanılan konuşma dakikası bilgisi
Bisiklet yolları ve güvenli yolları öğreniyor hatta sonbaharın canlı canlı yaşadığım Parco Nord’dan geçmek için ekstra 2 km yapmak bana hiç zor gelmiyor. Çünkü parkta çevrilen her pedal, bir saatlik terapiye bedel.
Yağmurluk olmazsa olmazım. Sağanak yağışın olduğu günlerde ise panço tercih ediyorum.
Tabi bir de güçlü bir aydınlatma sistemi. Hava erkenden kararıyor ve akşam eve dönüş yolunda görünür olmak ve görmek için ön ve arka aydınlatmalarımızı güçlendirdik (Cateye marka ışıklandırma aldık). Özellikle bisiklet yollarının olmadığı, araçlarla yolu paylaştığımız güzergahta iyi bir aydınlatma bana güven veriyor.
Gündüzleri yolumuzu bilerek uzattığımız ve içinden geçtiğim parkta, Parco Nord, geceleri hayvanlar rahatsız olmasın diye ışıklandırma yok. Gündüz yeterince rahatsızlık verdiğimiz kuşlar ve sincaplar en azından geceleri rahat rahat uyusunlar dinlensinler diye park ve bahçeler müdürlüğü aydınlatma koymama kararı almış.

Kargo bisiklet ve yiyecek
Öğle yemeği için durmaya vakit yoksa ve ayaküstü birşey atıştırmak istersek kalabalık noktalarda bulunan bisikletli şefin yemeklerini tercih ediyoruz. Vejetaryen dürümler bir harika.
Kısa süreli tuttuğumuz evde internet yok ama her semtte bir halk kütüphanesi var ve bilgisayarımızı alıp oraya çalışmaya gidiyoruz. İşlerimizi bitirince güncel dergi ve gazetelere de göz atma fırsatımız oluyor. Mahalle kütüphanesine her ay onlarca bisiklet dergisi geliyor ve tanıdık bir yayın görmek de güzel oluyor.
Uzaklara gitmek için ise metro veya tren kullanıyoruz. Katlanır bisiklet için ekstra bilet almaya gerek yok, sınırlı saat uygulaması da olmadığı için rahar rahat seyahat özgürlüğünün tadını çıkarıyoruz.
Büyük parça eşya veya yük taşımak için araç kiralama şirketlerinden veya belediyenin car sharing sistemi car2go ‘dan yararlanıyoruz. Alternatif çözümlerin sayısı sonsuz. Kendimizin taşıyamayacağı büyüklükte parçaları ise eve express kargo ile yollayan mağazaları tercih ediyoruz.
Geçtiğimiz haftasonu Ikea’ya bisikletle gittik, alışveriş yaptık, kasada ödemeyi yaptıktan sonra aldığımız mobilyaları eve göndermelerini söyledik. 24 saat geçmeden eşyalar salonumuzdaydı.
Akşamları bisiklet kullanıcılarının buluşma ve sosyalleşme mekanları bisiklet dostu cafelerde bisiklet üzerine sunumları izlemeye gidiyoruz. Dünyayı bisikletle yavaş yavaş gezenlerin veya hiç uyumadan Milano-Paris sürüşü yapanların hikayelerini dinliyoruz.
Her yıl dünyanın bir çok farklı şehrinde yapılan Bisiklet Film Festivali‘ne bu Milano’da katılabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Film gösteriminden sonra yetişkinlerin minik tekerlekli bisikletlerle parkta yarış yapmaları ise bisikletin eğlenceli kısmının hatırlandığı güzel bir akşamdı.
Akşam evde kalıp yemeği dışardan söylediğimizde ise kasklı ve taytlı bisiklet kuryelerin kapımızı çalmasına bayılıyorum.
Eve servis hizmeti olmayan restoranlara hizmet ağı sunan deliveroo, uber, just eat, foodora gibi kurye ağları öğrencilere harika bir kazanç imkanı. Kuryelerin yaşadıkları mahallede, istedikleri zaman aralığında istedikleri kadar çalışma olanakları var. Mesafeler 2,2 km’den fazla olamayacağı için süper atletik bisikletçi olmaya da gerek yok. Teslimar başına ücret alıyorlar ve bahşiş de hiç fena değil.
Tam dört hafta ( bisikletle 225 km ) sonra ev arayışımız mutlu sona ulaştı. Bisikletlerimizi koyabileceğimiz bir deposu ve kapalı garajı olan bir daire bulduk ve tuttuk. İzmir’den bisikletlerimiz ve kitaplarımız da yola çıktılar. Onlara kavuşunca, biz taşındık diyebileceğiz.

instagram @pinarpinzuti
sevgiyle,
Pınar
Pinarcigim, bir cirpida okudum. Yeni yuvaniza cabucak kavusun.
Elif’im çok teşekkür ederim. Evimizi bulduk, bisikletlerimiz de gelince çok güzel olacak 🙂 P
Yeni evinizde mutluluklar diliyorum, sevgiler
Tansun’cum çok teşekkürler. Yakında Milano’da görüşmek üzere, P
Yeni evinizde güzel günlere..çok sevgiler
Harika sizin adınıza çok sevindik
İkinizi de öpüyoruz
Sevgiler
çok teşekkür ederim, en kısa zamanda görüşmek üzere. sevgilerimizle, Pınar
Telefon şirketine bayıldım.
Ne kadar güzel bir uygulama.
Yeni şehrinizde mutluluklar dilerim.
Unutmadan bu siteyle bugün tanıştım. Çok hoşuma.gitti. Tüm yazıları okuyacağım 🙂
Sağlıcakla…
Merhabalar, yorum ve mesajınız için çok teşekkür ederim. Telefon uygulamasını Türkiye’deki büyük GSM operatörlerine haber verdik. Siz de yapın dedik. Hani şu bilboard reklamlarına harcayacakları bütçenin bir kısmı ile daha faydalı birşeyler üretseler süper olurdu 🙂
Çok guzel yazı olmuş. İstanbuldan sevgiler..
Yazılarınız çok güzel ve faydalı. Emeğinize, ellerinize sağlık. Tarife olayı bence de çok güzel 🙂