Bisiklet dostu şehir olmak…”sokaklar değiştiğinde şehir de değişir; ve elbetteki şehirdeki yaşam.”
Janette Sadik-Khan, New York’u nasıl değiştirdi?
2007-2013 yılları arasında New York Ulaşım Departmanı müdürü olarak görev yaparken ulaşımı yeniden planlarken aklında bisiklet vardı; bisiklet odaklı düşünüyordu. Times Meydanı’nı yayalaştırdı. Finans sektörünün devleri ile anlaşma yaptı ve CitiBike bisiklet paylaşım sistemini kurdu. 650 km bisiklet yolu yaptırdı. haftada bir gün işe bisikletle gidip geliyordu ve şehrin planladığı şekilde geliştip gelişmediğini, uygulama aşamalarını görebiliyordu.
Şehirde başka türlü bir ulaşım (otomobil dışında) için alternatifler yaratılırsa neler olabilirdi?
“Sokakları değiştirseniz, şehrin tamamını değiştirebilirsiniz” diyor Janette Sadik-Khan. Kendi döneminden önce yapılan ulaşım master planının öngörmediği şeyleri yapmak zor olmamış mıydı? “Elbette” diyor ve ekliyor “İnsanlar değişimin olabileceğine bile inanmıyorlardı, çünkü çok uzun süredir trafik sıkışıklığı ile yaşamaya alışmışlardı. İsterseniz ve gerçekten inanırsanız, yapabilirsiniz”.
New York sokaklarını yayalaştırıken ve otomobil park yerlerini kaldırıp yerine bisiklet yolu yaparken, esnafla, işletmelerle ve orada yaşan insanlarla konuşup onların ihtiyaçlarını anladılar ve bölgesel çözümler üzerinde çalıştılar. Otomobil kazaları %58 oranında azaldı, yayaların yaralanması ile %66 oranında düştü. Perakende satışları %50 arttı.
İnsanlar mühendislerin çizdikleri planları anlamıyorlar. Onlara bu değişimin getireceği sonuçları açıklamak ve anlatmak hatta göstermek gerekiyor.
Eğer politikacıysanız ve popularitenizi korumak istiyorsanız o zaman gidip köklü değişiklikler yapmazsınız. Janette Sadik-Khan, öyle birisi değildi. New York’u değiştirdi ve şu anda bir grup danışmanla birlikte diğer belediyelere ulaşım konusunda yapılan değişim projelerinde destek veriyor.
“Burası Kopenhag değil, yapmaya çalıştığınız şey imkansız”. En sık duyduğumuz şey. Janette Sadik-Khan, Amerika’nın Avrupa olmadığını biliyor. Almanya gibi bisiklet yolları yapıp, şimdi bunu kullanmak dışında başka alternatifiniz yok demedi. Bölgede yaşayan halka gidip “sizin çözmek istediğiniz en büyük sorununuz nedir” diye sordu. Güvenlik, trafik kazaları gibi sorunlar dillendirildiğinde ise otomobili değil insanı odak noktasına alarak çözümler geliştirdi. Alternatifler sunmanın gerekli olduğunu gördü. Otomobillere savaş açmadı, sadece dengeleri yeniden kurdu.
İzmir Punto Bisiklet Atölyesi
İzmir’de kasım ayında tarihi kent merkezini bisiklet dostu hizmet ve altyapı ile yeniden tasarlamak üzere bir bisiklet atölyesi yapıldı. Tasarım ve mimarlık öğrencileri ile iki gün boyunca kentin değerli mekanlarına nasıl bisikletle ulaşabileceklerini çalıştık ve çok güzel fikir ve uygulama örnekleri ortaya çıktı. Bu atölye çalışması üzerine bir de kitapçık hazırlandı. Bu çalışmalar ne olacak, acaba belediye bu tasarımları geliştirip birşeyler yapacak mı diye kendi kendime sorduğum günlerden bir gün bir başka atölye çalışması için davet aldım.
Yine bir bisiklet atölyesi, belediye organize ediyor ve İzmir’in modern kent merkezinin bisiklet rotaları planlanacak, bisiklet kafe, bisiklet park yerleri ve bisikletçiler için hizmetler tasarlanacaktı. Yine bir cumartesi-pazar tam gün, öğrencilerle kafa patlatmaca. Daveti kabul ettim. Bisiklet varsa, ben de varım.
Punta Bisiklet Atölyesi, 19-20 Aralık tarihlerinde yapıldı. 50 kadar öğrenciye “hoşgeldiniz, hadi tasarlayın bakalım” dendi. Öğrenciler zaman stresi altında, üretmeye çalıştılar. İkinci günün sonunda projelerini sunarlarken “aa yok oraya yol yapılamaz”, “hayır o sokağa elleyemeyiz”, “yok olmaz o bölge sorunlu” geri bildirimlerini aldıklarında iki gün boyunca hayata geçmesi imkansız şeyler için çalıştıklarını gördüler. Bir bölge üzerinde çalışılması isteniyor ancak bölgeyle ilgili bilgilendirme yapılmıyor, uyarılar yok. Bu atölye çalışmasının bisiklet dostu kent yaratma yolundaki verimliliğini uzun uzun tartışabilirim ancak yapmayacağım.
Belediye ve Ulaşım Dairesi ne yapmalı?
Öncelikle inanmalı. New York’u değiştiren Janette Sadik-Khan gibi, Paris’i değiştiren Anne Hidalgo gibi, Sevilya (İspanya)’yı değiştiren Manuel Calvo gibi.
İnsan odaklı düşünmeli. Şehirler insanlar içindir, otomobiller için değil. İnsanlara hareket etmeleri için güvenli alternatifler sunulmalıdır.
Değişimi istemeli. Otomobiller tarafından işgal edilmiş kaldırımların hepsi temizlenmeli. Kimse kaldırımların sahibi değildir. Ceza olmadığı sürece, caydırıcı olmazsınız.
Vizyonu olmalı. Vizyonunu gerçekleştirebilecek kişilerle ve kurumlarla çalışmalı. Bilmediği kabul etmeli ve bilenlerden hizmet almalı.
Söylediği ve yaptığı bir olmalı. İşte o zaman inandırcı olabilirsiniz. Bisikletli ulaşım projesinde çalışan herkes haftada bir gün bisikletle işe gitmeli. Ancak o zaman ne yaptığınızı ve yapmadığınızı görebilirsiniz.