Skip to main content
Bisikletli Ulaşım

Bisikletin Yeniden Keşfi: Milano’da neler oluyor?

By 01/07/2020Kasım 26th, 2022One Comment

İzmir’den Milano’ya taşınalı dört yıl oldu.
Lombardiya bölgesinin incisi, kuzey İtalya ekonomisinin lokomotifi, tasarım ve modanın başkenti Milano, yıl boyunca müzik, film, kitap gibi tematik haftalara ev sahipliği yapan oldukça turistik, medyatik ve yaşayan bir şehir.

Ancak yaşanabilir bir şehir değil.

Corso Buenos Aires, Milano

İtalya, kişi başına düşen otomobil sayısının en yüksek olduğu ülkelerden birisi (her 100 kişinin 69’u motorlu bir araca sahip). Milano, metreküp başına mikrogram cinsinden düşen PM10 partikül madde oranına göre dünyanın havası en kirli şehirler listesinin 14. sırasında yer alıyor. Milano’da yaklaşık 1 buçuk milyon kişi yaşıyor, ancak her gün şehir dışından Milano’ya giriş yapan 1 milyon motorlu taşıt bulunuyor. Trafik sıkışıklığı nedeniyle Milanolular senede ortalama 272 saati araçlarının içinde hareket etmeden geçiriyorlar. Bisiklet kullanım oranı %5.

Milano, asla bir bisiklet şehri olmadı. Bugüne kadar hiç bir bisiklet dostu kentler listesinde yer almadı, bisikletli ulaşımı geliştirmek adına geleceği düşünerek yatırım yapmadı, kısacası bisiklet dostu şehir olmayı denemedi bile.

Kırmızı Bölge: Lombardiya

21 Şubat 2020 tarihinde İtalya’nın ilk Covid-19 vakası Milano’nun 50km güneyinde bulunan Codogno’da tespit edildi. Ertesi gün Lombardiya ‘kırmızı bölge’ ilan edildi ve 7 Mart itibariyle bölgeye giriş ve çıkışlar yasaklandı.

Bu yazıyı Covid salgınının 100. Gününde kaleme alıyorum ve bugün itibariyle İtalya’da corona virüse bağlı yaşamını yitiren 33 bin kişinin yarısı ve 200 bin pozitif vakanın yarısından çoğu Lombardiya bölgesinden.

Korona virüs salgının en çok zarar verdiği bölgede, tam iki ay boyunca evlerimizden sadece erzak almak için dışarı çıktık. İtalya’nın tamamında yürüyüş ve bisiklete binme gibi tüm fiziksel aktiviteler yasaklandığı için mahallemizin sınırlarının dışına çıkmadan yaşadık.

4 Mayıs’ta evlerimizden çıkmamıza izin verildiğinde ise bizi bambaşka bir şehir, tertemiz bir hava, sessizlik ve ışık hızıyla yapılan bisiklet yolları bekliyordu.

Karantina sürecinde aydınlanma

Milano’da evlerimize kapanmamızın 10. günü, Çin’in Wuhan kentinde yavaş yavaş karantina kalkıyor ve insanlar normal hayatlarına dönmeye başlıyordu. Milano’da bizi nasıl bir sürecin beklediğini anlamak için Wuhan’ı yakında takip ediyorduk. İlk dikkatimizi çeken şey ulaşımda özel araç tercih edenlerin sayısının ikiye katlanmış, toplu taşıma araç kullanımının ise yarıya düşmüş olduğuydu. 

Bikeitalia.it isminde bisiklet odaklı online bir gazete için yazı yazıyorum. Sabah sanal ortamda yaptığımız yayın kurulu toplantısında İtalya için alarm çanlarını hemen çalmamız gerektiği konusunda hemfikirdik. 19 Mart’ta gazetede yayınladığımız ‘Covid sonrası Milano’da 1 Milyon Kişi İşe Nasıl Gidecek?’ başlıklı yazımızda, Covid öncesi toplu taşıma araçlarını kullanan nüfusun %57’sinin acilen bir alternatife ihtiyacı olduğu, alternatif sunulmazsa bu kişilerin özel araç kullanacaklarını ve artan trafiğin şehre gıda ve ilaç getiren nakliye araçlarını bloke edeceğini anlatıyorduk.

Alarm durumu sadece Milano için değil Roma, Torino ve Bologna gibi şehirler için de geçerliydi.

Acilen bir çözüm gerekiyordu. 

An itibariyle ülkeyi yöneten başbakan, vali ve belediye başkanlarının bir virüs salgınından çıkış planı yoktu çünkü böyle bir felaketi kimse hesaba katmamıştı. Ancak son yıllarda özellikle Greta Thunberg öncülüğünde “Fridays For Future” hareketinin ısrarları ile iklim değişikliğine karşı önlemler kapsamında ulusal ve uluslararası birçok alternatif çözüm hazırlanmıştı. Şu anda onları tozlu raflardan ve  kilitli çekmecelerden çıkarmanın tam zamanıydı.

İtalya’da bir kaç hafta içinde ‘asla olmaz’ denilen birçok ulaşım projesi ışık hızında hayata geçirildi. Değişim ve dönüşüm birçok paydaşın eş zamanlı olarak çalışması ile gerçekleşti ve hala da devam ediyor. İtalya’nın bisiklet reformu tek bir kişi veya kuruluş tarafından değil, hükümet, belediye, dernek, özel sektör, medya ve sanal araçların birbirlerini tetiklemesi ile gerçekleşti.

boyası bile kurumadan kullanılmaya başlayan bisiklet şeridi

İtalyan Hükümeti Ne Yaptı? 

Dünya çapında birçok metropolde hızla hayata geçirilen pop-up bisiklet şeritleri karayolları kanununa eklendi, böylece belediyeler sokaklarda bu çalışmaları yapmaya başlayabildiler.

“Bike Box” olarak adlandırılan, trafik ışıklarında bisikletlilerin güvenliğini sağlamak için diğer tüm araçların durma çizgisine göre ileri konumda bisikletlere tahsis edilmiş bir durma hattı yapılması yasayla düzenlendi. 

Nüfusu 50.000’den fazla olan belediyelerde bulunan ve 100’den fazla çalışanı olan özel şirketler ve kamu kuruluşlarına ‘ulaşım ve hareketlilikten sorumlu yönetici’ atanması zorunlu hale getirildi. Yöneticiler, çalıştıkları kurum personelinin güvenli bir şekilde işyerine ulaşması için onları entegre ve sürdürülebilir araçları kullanmaya teşvik etmek durumunda kaldı.

Hükümet, vatandaşların bisiklet ve e-scooter alımına yardımcı olmak için 120 milyon Avro ayırdı. Nüfusu 50.000’den fazla olan şehirlerde yaşayanlar yeni bir bisiklet satın aldıklarında 500 Avro’ya kadar devletten para iadesi alabilecekler.  

Bisiklet dükkanı önündeki kuyruk

Belediyeler neler yaptı?

Karantinanın ilk gününden itibaren Milano Belediye Başkanı Beppe Sala, her sabah Facebook’ta beş dakikalık canlı yayın yapmaya başladı. İlk günlerde bu yayınlarda ‘ellerinizi yıkamayı unutmayın, fiziki mesafenizi koruyun, maskesiz sokağa çıkmayın’ gibi uyarılar yapıyordu. Açıkçası kendimizi ilkokul birinci sınıf öğrencileri, başkanı da sınıf öğretmeni gibi görüyorduk. Bu yayınların içerikleri zaman içinde değişti ve belediye başkanı her gün nedenlerini tek tek açıklayarak (samimi, net ve basit) halkı yaya ve bisikletli ulaşıma teşvik etti. Mail adresimize her akşam belediyenin e-bülteni geliyor ve bu bültende bisiklet yolları ile ilgili bilgiler veriliyordu.

Yeni yapılan bisiklet yollarının ilk kullanıcıları belediye çalışanları oldu ve bu görseller ana akım medyaya servis edildi. Bir anda tüm gazetelerin ana sayfalarında henüz boyası bile kurumamış bisiklet yollarından geçen çocukların ve yaşlıların fotoğrafları yer almaya başlamıştı.

Sonra yarış başladı. Bu yarış, benim uzun yıllardır izlemeyi umduğum bir yarıştı ve ben yarışmacılarının hepsinin kazanması için nefesimi tutup beklemeye başlamıştım: Evet, sonunda belediyeler bisiklet yolu yapım hızı ve mesafesi konusunda yarışıyorlardı.

eskiden bir otomobil park yeriydi, şimdi dondurmacının minik terası

Dernekler neler yaptı?

1980’lerde kurulan çevre dostu dernek Legambiente ve 1989 yılında kurulan ve yaklaşık 20 bin üyesi bulunan İtalyan Bisiklet Federasyonu FIAB, ülke genelinde tüm yerel temsilciliklerle bağlantıya geçerek, bağlı bulundukları belediyelerde bisikletli ulaşım altyapısının oluşturulması konusunda harekete geçirdi. Ayrıca, yaz tatilinde “fiziksel mesafe”yi korunarak seyahat etmek için dernek üyelerini bisikletli turizmi tercih etmeleri yönünde sosyal medya kampanyası başlattı. 

2017 yılında profesyonel bisiklet sporcusu Michele Scarponi, doğup büyüdüğü ilçede antrenman yaparken, ‘a ben görmedim’ diyen bir otomobil sürücüsünün çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Aynı yıl erkek kardeşi, Michele Scarponi Vakfı’nı kurarak, bisikletlilerin yol güvenliğinin sağlanması için farkındalık kampanyası yapmaya başlamıştı. Michele Scarponi Vakfi, Covid-19 salgını süresince hükümete baskı yaptı ve trafik kazalarının önlenmesi ve okullar yeniden açıldığında çocukların güvenli bir şekilde okullarına gitmesi için gerekli önlemlerin alınmasını talep etti.

Gökdelenleri gölgesindeki plaj

Cittadini per Aria (citizens for air) ve Genitori Antismog (hava kirliliğine karşı ebeveynler) dernekleri ise karantina döneminde otomobil kullanımının düşmesi ile birlikte hava kirliliğinin azaldığını belgelerle birlikte belediyelere sunarak, Covid sonrası için önlemlerin alınmasını talep ettiler. Taleplerinde yer alan çözüm önerilerinin başında bisikletli ulaşımın yaygınlaşması vardı.

ANCI, İtalyan Belediyeler Birliği, basın bültenleri yayınlayarak hükümetin yayınladığı yürütmelikler konusunda değerlendirmelerini ve yorumlarını kamuya duyurdular. Yayalaştırılmış alanlar ve bisiklet yollarının arttırılması dışında otomobil kullanımı konusunda caydırıcı önlemler için taleplerde bulundular. 

Kısacası, dernekler ellerinde bulunan tüm imkanları kullanarak seslerini duyurmaya devam ettiler. Örneğin, belediyeler ‘50km bisiklet yolu yapıyoruz’ diye açıklama yaptıklarında, ‘ihtiyacımız 100km bisiklet yolu’ dediler. 

Özel Sektör Ne Yaptı? 

Ofislerin kapılarını kapatıp, evlerine dönen özel sektör patronları ‘ülkeyi içinde bulunduğu krizden kurtarmak’ için kaynaklarını topluma fayda sağlayacak bir şekilde sunmaya karar verdiler. Özellikle sağlık, ekonomi, eğitim ve ulaşım çözümleri alanında danışmanlık hizmeti veren şirketler bilgi ve deneyimlerini paylaştılar.

Ben işte bu şirketlerden birinde, Bikenomist’te çalışıyorum. Bikenomist ekibi olarak mimar, şehir plancıları ve iletişim uzmanlarını bir araya getirerek, mart ayı sonunda ‘acil durum ulaşım planı teknik dökümanını’ yayınladık. Bu dökümanı bütün belediyelere gönderdik ve karayolları kanununa uygun kavşak geçişleri gibi sorunları bisikletliler için nasıl çözebileceklerini gösterdik. 

Pirelli firması garajında bulunan e-bisiklet filosunu hastane personelinin kullanımına sundu. Evlerimizden çıkmaya başladığımızda ise küçük esnafın dükkanlarının önüne bisiklet park yerleri yaptırdıklarını gördük. Belediye, bu park yerlerini sökmek yerine, sosyal medya kanallarında bu işletmeleri tebrik etti. 

Sanal Konferans ve Sosyal Medya Canlı Yayınlarının Rolü

Sanal dünyanın ve bilişim teknolojisinin gücünün sunduğu imkanlara da deyinmem gerekiyor. Brüksel merkezli ECF (Avrupa Bisikletliler Federasyonu) tarafından organize edilen webinar, konferans ve değerlendirme toplantılarına katılmak, yurt dışında neler olduğunu anlık olarak takip edip, uzmanların görüşlerini öğrenmek,

Almanya’da organize edilen ilk sanal bisiklet fuarı World Digital Bike’a evlerimizden katılabilmek, akşam saatlerinde sosyal medya üzerinde canlı yayın yapan kuruluşların gündemi yorumlamasına interaktif bir şekilde dahil olabilmek paha biçilmezdi. 

Peki bisiklet kullanıcıları neler yaptılar? 

Evlerimizden çıkmamıza izin verildiği gün, bisiklet dükkanlarının önünde uzun kuyruklar oluşmaya başlamıştı. Milano’da bir ay içinde tüm bisiklet stokları tükendi ve satın alacak bisiklet kalmadı. Evlerinde birden fazla bisiklet olanlar, sosyal medyadan paylaşımlar yaparak bisikletlerini paylaşabileceklerini duyudular. Bisiklet tamiri ve bakımı konusunda komşular arasında imece usulu yardımlaşmalar başladı.

Haziran ayının ilk haftası güzel haberler ardarda gelmeye başladı. Milano 23km yeni bisiklet yolu yapıyordu ancak başkent Roma 150km yeni bisiklet yolunun yarısını çoktan tamamlamıştı, Bologna ise 450km yeni bisiklet yolu ile yarışın galibi oldu. 

Karantina sona erdi, bundan sonra ne olacak? 

Bisiklet yollarının bisiklet kullanıcı sayısını arttırmak için yeterli olmadığını Lüksemburg’da görmüştüm. Avrupa’nın en zengin kentinin her yeri bisiklet yolları ağı ile örülüydü ancak sokaklarda bisikletli görmek neredeyse imkansızdı. Eksik olan birşeyler vardı. Bunun iletişim kampanyaları olduğunu kısa bir süre sonra öğrenme şansım olmuştu. Ne yazık ki planlama ve yapım ile ilgili projelerde ‘iletişim’ hep unutulur bazen de bir lüks olarak görülür.

Ancak bir şeyi anlatmazsanız, onun anlaşılmasını nasıl bekleyebilirsiniz? 

Bu yüzden, ben ve birlikte çalıştığım ekip ‘bisikletli ulaşım kampanyaları nasıl yapılır?’ hakkında ücretsiz bir döküman hazırladık ve bunu belediyelerin kullanımına sunduk. Ancak bununla da yetinmedik ve orta ve büyük ölçekli şirketlere nasıl bisiklet dostu işyerleri oluşturabileceklerini anlatan bir rapor hazırladık ve ücretsiz olarak yayınladık. Sırada ne var? Eylülde okullar ve üniversiteler yeniden açılacaklar. Onların da kullanabileceklerini düşündüğümüz bir rehber hazırlıyoruz. 

Bu arada ünlü simaların bisikletli fotoğrafları ve sosyal mesajları da ardarda gelmeye devam ediyor. Ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo, haftasonu eşi ve 3 çocuğu ile yaptığı bisiklet gezisi fotoğraflarını instagramda paylaşırken, İtalya’nın en sevilen şarkıcılarından Jovanotti, tek başına tamamladığı Güney Amerika bisiklet turunu TV programlarında anlatıyor, ayrıca  trafik ışıklarında bisiklet üstünde ünlü bir sinema veya tiyatro oyuncusu ile yanyana beklemek günlük hayatın bir parçası haline geldi.

Korona virüs salgını sürecinde evlerimizde endişe ile beklerken daha iyi bir toplum ve daha güzel bir dünyaya kavuşma hayalleri kurduk. Ancak ‘her şey çok güzel olacak’ diyerek bu güzelliğin kendiliğinden oluşmasını beklemek oldukça naif bir yaklaşım.

Biz nasıl olmasını istiyorsak, gelecek o şekilde olacak. Eğer eski düzene geri dönmek istemiyorsak, o zaman yeni düzeni hep birlikte inşa etmeliyiz.



Pınar Pinzuti

Blogger. Aktivist. Filolog ve Pedagog. Bisikletin dünyayı değiştirebileceğine inanıyor. İnandığı şey için ise gece gündüz çalışmayı çok seviyor.

One Comment

  • Aydın dedi ki:

    Tebrik ediyorum Pınarcım
    Ülkenin bunu algılaması ve aksiyona geçmesi ne güzel umarım bizde farkına varabiliriz Türkiye olatak

Yorum yaz