CycleLogistics yani bisikletli kurye hizmeti ve kargo bisiklet ile yük taşımacılığı üzerine AB ülkelerinde yapılan araştırmaların sonuçlarını okurken, ülkemizdeki çok değerli bir kaynağı ne kadar az kullandığımızı düşünmeye başlamıştımki tam bu sırada gözüm başka bir habere kaydı: “havadan drone ile teslimat başladı”.
Amazon e-ticaret sitesinin, müşterilerinin siparişlerini drone ile havadan teslim etme testleri yaptığı haberini okuduktan sonra benim aklıma ilk gelen gökyüzünün sadece bize ait olmadığı ve havadaki drone trafiğinin kuşları nasıl etkileyeceği….
Gezegen, bugün tamamıyla bize aitmiş gibi onu tüketiyoruz ve bırakalım hayvanları, kuşları, balıkları bizden sonra gelen insan neslini bile düşünmüyoruz. O saçının teline kıyamadığımız çocuklarımıza soluyabilecekleri temiz bir hava bırakmak için ne yapıyoruz? Bireysel çabalar? Kitlesel faaliyetler? Ülkelerarası anlaşmalar?
Hayat seçimlerden oluşuyor.
Sabah içtiğimiz kahve bardağından (plastik, kağıt, porselen), işe/okula giderken kullandığımız ulaşım aracına, çöp atma alışkanlıklarımıza kadar. Her an, her adımda bir seçim yapıyoruz ve zamanla seçimlerimiz alışkanlıklara dönüşüyor.
İki durak için otobüse binmemek, yürüme alışkanlığını beraberinde getirirken, plastik kullanımını azaltma kararı mahalle pazarından alışveriş alışkanlığını doğuruyor.
Alışkanlıklarımızı zaman zaman gözden geçirmeliyiz. Alternatifler doğmuş olabilir, yeni seçimlerimiz neden yeni alışkanlıklarımız olmasın? Hatta bu alışkanlığımız gezegene zarar vermiyorsa, o zaman çevremizdeki dostlarımıza da bulaştırmakta hiç sakınca yok.
Bisikletli Kurye Kullanalım mı?
Sevgili bisikletizm okuyucusu, belki bir kamu kuruluşunda veya özel sektör şirketinde çalışıyorsun. Çalıştığın yerdeki kurye ve kargo trafiğini görüyorsun. Şehir merkezindeki evrak/kargo hareketinin %50’sinin bisiklet ile yapılabileceğini söyleseydim, gidip patronunla konuşup onu bisiklet kurye ile çalışmaya ikna eder miydin?
İstanbul, İzmir, Bursa, Isparta, Edirne, Eskişehir ve İskenderun’da bisiklet kurye hizmeti var. talebin artması ile Türkiye’nin her yerinde bisikletli kuryeler olabilir.
PTT‘ye eposta gönderdim. Mahalle arasındaki teslimatları neden bisikletle yapmıyorsunuz dedim. “Bisiklet yolu yok” dediler. Belediyeye “kurum içi binalar arasında yapılan evrak gönderme işlerinizi neden bisikletle yapmıyorsunuz” dedim. “Bisiklet kurye yok” dediler.
Hani biz değişim istiyoruz ya. İşte aslında o değişim biziz! Şu an şimdi burada. Değiştirmek için yaptığımız her çalışma, değişime hizmet edecek. Belediye’ye bisiklet yolu yapın, evraklarınızı bisiklet kurye ile fosil yakıt kullanmadan ve benim verdiğim vergileri çarçur etmeden gönderin diyeceğiz. Türkiye’nin en büyük bisiklet fabrikası Accell Bisiklet, PTT’nin kapısına dayanacak ve birlikte ürün geliştirecekler. İhtiyaçlara uygun kargo bisikletler üretilecek. İşbirliği, sinerji doğuracak.
Bankaların, sigorta şirketlerinin, muhasebecilerin bisikletli kurye ekipleri olacak. Şehir merkezlerindeki motorlu araç trafiği azalacak, etrafımızda “kırmızı yanaklı biraz terlemiş ama sağlıklı” insanlar olacak. Üniversite öğrencileri için part time çalışabilecekleri imkanlar doğacak.
Kapımızı kafasında kask, yüzünde kocaman bir gülümseme olan kuryeler çalacak.
Yollarda daha çok bisikletli olduğu için, otomobil şoförleri dikkatli olacaklar. Kazalar azalacak. Yaralanma ve ölüm oranları düşecek.
Ama en önemlisi ne biliyor musunuz? Şehirlerdeki bizi çok bunaltan motor gürültüsü ve korna sesi azalacak.
Bu yazıyı okuduktan sonra patronunu bisiklet kurye ile çalışmaya ikna edenler lütfen mesaj atın. Firmanızın duyarlı hareketini bu sayfada paylaşmak isterim. Nasıl insanlar birbirlerine ilham veriyorsa şirketler de birbirlerine ilham verebilirler.
Bisikletli kuryenin iki temel pratik problemi var.
1. Yavaş: Motorsikletli kuryeler bile hızlı gidip erkenden teslimat yapması için büyük baskıya maruz kalıyor. Bisikletle bu daha da büyük sorun olacaktır. Çözümü var: Daha çok bölgeden çıkış yapılması ve bisiklet yolları. İkisi de çok maliyetli kalemler. Bunun yerine motorlu kuryeler tercih ediliyor, hem hızlı hem de yolları var, kaldırımlar bile yol oluyor motorlu kurye için. Siz müşteriye en kısa sürede hizmet sağlamak isteyen bir patron olsaydınız emin olun siz de aynısını yapardınız. En azından elektrikli motorsiklet kullanırdınız. Biskletle 15 dakikada yemeği götürürken yemek soğuyacaktır. Aynı mesafeyi motorlu araçla 5 dakikada alabilirsiniz. Aynı sürede 3 kat daha fazla sipariş demek anlamına geliyor. 3 bisikletli kurye, bir motorsikletli kuryeye denk bu anlamda. Hiçbir patron bunu kabul etmez, insan maliyetini karşılayamaz.
2. Dik yokuşlu yollar: Dik yollardan yük taşıyan bir bisikletin gitmesi neredeyse imkansız. Motor her here gidebilir. Bu anlamda Hollanda’nın büyük avantajı var. Ancak istanbulun yokuş olmayan kısımları çok fazla değil. Konya ve Antalya gibi bölgelerde olabilir tabii. Bu problemin büyük olmasının sebebi şu, bisikletli kurye fiziksel olarak güçlü ve antrenmanlı olmalı. Çünkü bu yollarda bir kaç sipariş ya da teslimat gönderdikten sonra kurye güçsüz düşecektir. Bu da zaten yavaş olan bisikletin daha da yavaşlamasına neden olacaktır, ayrıca akşam olmadan kuryelerin haşadı çıkacaktır. Sonuçta kuryeler de bir insan ve onların da bir ailesi var. Eve geldiğinde ayakta duramayacak halde olunacak bir işi kim yapmak ister?