Toplumsal ilişkilerimizin niceliği ve niteliği yalnızca mutluluğumuzla değil, aynı zamanda fiziksel sağlığımızla da bağlantılıdır. Araştırmalar, ailesi, arkadaşları ve çevresindeki insanlarla sosyal ilişkileri olan insanların daha mutlu, daha sağlıklı olduğunu ve daha uzun yaşadığını ortaya koyuyor.
Araba, toplu taşıma araçları, yaya ve bisikletle hareket etme şekilleri, özellikle kendi sosyal ağımızın dışındaki insanlarla ve fiziksel çevremizle etkileşim içine girmemizde oldukça büyük farklılıklar gösteriyor. İnsanlarla ve fiziksel çevremizle kurduğumuz etkileşim, belirli bir yere veya topluma bağlı olma seviyemizi de etkiliyor.
Özel otomobille ulaşım, yaşadığımız yer ve çevremizdeki insanlarla bağ kurma yeteneğimizi kaybettiriyor.
Bisiklet, bireyleri sosyalleştiren ve toplumu özgürleştiren etkin bir araç. Bisiklete binme özgürlüğü olan Amsterdam’da tam da bunu görüyoruz.
Amsterdam’da yaşan insanların %78’sinin en az bir bisikleti var. Her gün şehirde 665.0000 kez bisikletle bir yerden başka bir yere gidiliyor. Şehirdeki sokakların %90’ının hız limiti saatte 30 km. Hız limitinin düşük olması herkesin (çocuklar, yaşlılar, engelliler vb) güvenli ve rahat hareket etmesini sağlıyor.
Amsterdam sadece serbestçe marihuana satın alıp tüketebildiğiniz Coffee Shop’lar ve açık pencerelerden hayat kadınlarına baktığınız Red Light District’ten oluşmuyor.
Özgürlükler Şehri Amsterdam
Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndan şehre kısacık bir tren yolculuğu ile ulaşmak mümkün. Daha henüz tren garından çıkmadan bisiklet kiralamak için iki seçeneğiz var. Birincisi demiryollarının sunduğu sarı/lacivert “OV Bicycle” kiralık bisikletler. İkincisi ise kırmızı renkli MacBike.
Şehir Kime Ait?
Tren garına çok yakın bir mesafede bulunan Pakhuis De Zwijger’ı atlamanız mümkün değil. Devasa bir binanın önünde kocaman bir tabela bulunuyor “Who Owns The City?”. 10 yıl önce, eski ve kullanılmayan bir bina iki mimar tarafından yenilenerek şehrin gelişiminde ve dönüşümünde söz sahibi olmak isteyenlere buluşma, düşünme ve üretmesi için mekan olarak sunulmaya başlamış. Her gün sosyal ve kültürel onlarca etkinliğe ev sahipliği yapan binanın içinden geçen yaya ve bisiklet yolundan kuzeye doğru ilerliyoruz.
Amsterdam – Noord
Turistik merkezi yürüyerek de gezebilirsiniz. Ben sizi Noord’a (kuzeye) götüreceğim.
Yaya ve Bisikletliler için Ücretsiz Feribot
Şehrin kuzey ve güney yakasına erişim feribotlarla sağlanıyor. 10 dakikada bir yapılan feribot seferleri yaya ve bisikletliler için ücretsiz. Feribotların ücretsiz hizmet vermeye başlaması kendiliğinden olmamış. Şehir halkı belediyeye “madem köprü yapmıyorsunuz o zaman bize ücretsiz erişim özgürlüğü sunmak zorundasınız” diye direterek erişim haklarını elde etmişler.
Şehrin kuzeyinde bulunan ve bugün artık kullanılmayan fabrikalar, sanatçılar için atölyelere, kültür merkezlerine ve yeme-içme mekanlarına dönüştürülmüş.
Roetz Bisiklet dükkanı ve atölyesine bir göz atmadan geçmeyin. “Değişimi satın alın” posterinin arkasındaki çok anlamlı bir dünya olduğunu göreceksiniz. Amsterdam’da iki milyondan fazla bisiklet var. Sokağa terk edilmiş eski veya bozuk bisikletler belediye tarafından toplanıyor ve hurdaya gönderiliyor. Roetz ise başkalarının “çöp” olarak gördüğü kadro ve aksesuarları toplayıp onları sevgiyle ve özenle yenileyip tekrar satışa sunuyor. Bisiklet atölyesinde çalışan insanlar, toplumun görmediği ve değerlendiremediği “zor” grup. Normal iş piyasasında farklı nedenlerden dolayı kendine bir yer bulamayan insanları işe alıyor, onlara bir meslek öğretiyor. Bisiklet ustası olarak meslek belgesi alanlar kendilerine yeni bir patron bulurken, Roetz yeni “çaylak”ları meslek sahibi yapmaya devam ediyor. Roetz fabrikasında bizi gezdiren kişi bu insan ve bisiklet dönüşüm atölyesini anlatırken gururluydu. Bence gurur duymakta çok haklı.
EYE FilmMuseum, hem mimari özellikleri hem de film arşivi ile “göz” şeklindeki film müzesi, tren garının tam olarak karşı yakasında.
İkonik villalarının önündeki geniş yürüyüş ve bisiklet yolları, bu bölgede daha fazla oyalanmaya ve gezinmeye davet ediyor.
NDSM – Eski Gemi Hangarı Bugün Sanatçılar için Bir Liman
10 futbol sahası büyüklüğünde bir mekan bugün onlarca farklı festivale, sahne performansına, sergiye, dans etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Kapılarını sonuna kadar açık, çekinmeyin ve mutlaka içine girin. Ayda bir gün bit pazarı yapılıyor, belki şanslı gününüzdesinizdir.
IJ-Kantine veya Pllek gibi davetkar ve muazzam bir cafede kısa bir mola vermeyi unutmayın.
Eşitlik Sokakta Başlar
Amsterdam’da dar sokaklar otomobillere yasak, geniş sokaklarda ise kendilerine sadece bisiklet yolu genişliğinde alan bulabiliyorlar. Sokak 3 eşit parçaya bölünmüş, yaya, bisiklet ve motorlu taşıtların şeritleri birbirine eşit. Geçiş önceliği ilk olarak yayanın, sonra bisikletin. Herkes haklarını biliyor ama her durumda yayalar ayrıcalıklı. Sokaklar cıvıl cıvıl.
Sokaklarda herkesin herkesle göz teması var. Yayalar ve bisikletliler sürekli ve sessiz bir iletişim içindeler. Birbirlerine ne tarafa döneceklerini, duracaklarını, ilerleyeceklerini söylüyorlar.
WesterPark: Doğanın Kültürle Buluştuğu Nokta
WesterPark, geniş bir park, çimenlere uzanmış dinlenen ve keyifli vakit geçiren insanlar,
Dünyanın İlk Bisiklet Odaklı Mimarlık Biennalesi, Westergasfabriek
Jordaan’da sokaklarda Kaybolun
VondelPark’ta canlı bir konser dinleyin
Eskiden fabrika, hangar veya depo olarak kullanılan binaların günümüzde yiyecek standları ile doldurulması oldukça populer. Üstü kapalı alanların orta kısmında masalar, etrafında ise dünya mutfaklarından onlarca çeşit yemek oluyor. Bunlardan bir tanesi Oud-West semtinde De Hallen.
Eskiden evlenmemiş ve dul kadınların birlikte yaşadığı geniş bir avlu etrafında sıralanan evler bugün şehrin en cazip yaşam alanlarından birisi. Şehrin en hareketli bölgelerinden birisinde sokak kapısından içeri girdiğinizde bir anda kendinizi kırsalda hissettiren sakinlik ve huzur sürreal bir izlenim yaratıyor. Görmek isterseniz en etkileyici olanlardan birisi, Begijnensteeg sokağındaki Begijnhof. Haziran ayında bir hafta boyunca Open Garden Days sırasında hem bu avluları hem de kanal evlerini ziyaret edebilirsiniz.
Amsterdam -Zuid

Amsterdam havalimanını şehir merkezine bağlayan bisiklet yolu orman içinden geçiyor
Amsterdamse Bos, şehrin güneyinde, insan eliyle yapılmış bir orman. İkinci Dünya Savaşından sonra ekonomiyi canlandırmak ve istihdam yaratmak için şehrin güneyinde insan eliyle bir orman yaratılmış. Bazı ülkeler ekonominin çimento ve beton dökerek canlandırılacağını sanıyorlar, çok yazık.
Amsterdam’ın turistik gezi rehberini internette rahatlıkla bulabilirsiniz. Ancak unutmayın ki Amsterdam’ın gerçek yüzünü ancak özgür Amsterdamlıların hayat verdikleri bölgelerde görebilirsiniz. Korkmayın, bir bisiklet kiralayın ve kuzeye, güneye, doğuya, batıya gidin. Tek başınıza gezmek istemezseniz o zaman rehber eşliğinde bir bisiklet turuna katılın. Bizi profesyonel turist rehberi Loes Bergen gezdirdi. Loes (loesbergen(at)hotmail.com) ile turistik bir yürüyüş, alternatif rotalarda bir bisikletli keşif turu yapabilirsiniz.
Amsterdam’a hiç gitmeden gezi rehberi yazan bloggerlar yerine Amsterdam’ın resmi sitesinden bilgi alabilir ve kendi rotanızı kendiniz çizebilirsiniz: www.iamsterdam.com
Teşekürler Pınar yine çok güzel bir yazı olmuş iyi ki varsın.
Merhaba Salih Abi, çok teşekkür ederim. Böyle yorumlar aldığım sürece ben de yazmaya devam edeceğim. selamlarımla