Ormanları, mağaraları, şatoları ve kartpostal gibi köyleri ile Slovenya, Avrupa’nın en güzel bisiklet turizmi destinasyonlarından birisi olmaya aday.
Son yıllarda her ne kadar Bled Gölü sayesinde sosyal medyada sık sık fotoğraflarını gördüğümüz Slovenya’nın bisikletle keşfetmek için harika bir ülke olduğunu söyleyebilirim. Doğayı koruma bilincinin erken yaşlarından itibaren çocuklara aşılandığı bir ülkede ormanlarda hala vahşi hayvanlar yaşıyorsa, el değmemiş, değse bile dikkatle korumayı bilen bir ülkede bisikletle seyahat etmek paha biçilmez.
Mayıs ayında İtalya’nın Adriyatik kıyısında bulunan Trieste kentinden Ljubljana’ya, Slovenya’nın güneyinde bulunan Green Karst bölgesinin doğal ve tarihi güzelliklerini keşfettiğimiz bisiklet turunu bir haftada tamamladık.
Slovenya Bisiklet Turu
Trieste
Trenle Trieste’ye ulaşmak çok kolay. Trieste’den Slovenya’ya geçiş ise çok basit. Artık kullanılmayan tren yolunun bisiklet yoluna dönüştürülmesi ile hayata geçirilen parkurda bir yandan denizi arkamızda bırakırken, bir yandan da yemyeşil ormanlarla kaplı Slovenya’ya keyifli bir şekilde giriş yaptık.
Postojna
Slovenya’nın Kozina şehrine ulaştıktan sonra trafiğin az olduğu yolları tercih ederek önce Predjama Kalesini ziyaret ettik, efsanesini dinledikten sonra Postojna şehrine pedal çevirdik. Postojna, başkent Ljubljana ve Bled Gölü’nden sonra ülkenin en çok ziyaret edilen şehri. Bu minik şehir ününü tam 200 yıl önce keşfedilen Postojna mağarasına borçlu. Bugüne kadar 38 milyon ziyaretçi ağırlayan mağara, bir turistik komplex gibi. Günler öncesinden rezervasyon yapılan, mağaranın içinde kısa bir tren yolculuğunun yapıldığı çok büyük bir mağara.
Pivka
Postojna’dan sonra Green Karst (yeşil karst) bölgesini keşfetmek üzere dairesel bir tur yapmaya karar verdik. Kireçtaşlarının erimesi ve suda eriyik haldeki kireçlerin tekrar birikmesi sonucunda oluşan karst coğrafyası, muhteşem doğal güzelliklere ev sahipliği yapıyor. Yer üstünde ‘kaybolan göller’ , yer altında ise binlerce mağara bulunuyor.
Pivka nehrinin oluşturduğu vadide, yemyeşil orman yollarında pedal çevirerek Prem şehrine ulaştık. Kaleyi gezdikten sonra yine ormanların içinden geçen bazen asfalt bazen de toprak yolları kullaraka Ilirska Bistrica‘ya vardık.
Masun
Rotamızı ülkenin en yüksek dağı Sneznik (1796 metre) ‘e çevirdik ve ‘Ayılar Ülkesi‘ olarak anılan Masun‘a ulaştık. Ülkenin en iyi korunmuş ormanında 500’den fazla ayı yaşıyor. Ama korkmayın, hiçbiri insanlarla burun buruna gelmeye hevesli değil. Karşılaştığımız herkesten ayılarla ilgili onlarca hikaye dinleyerek yola devam ediyor ve Sleznik Kalesine ulaşıyoruz.
Slovenya’nın en güzel kalerinden biri olduğunu söyleniyor. İçindeki mobilyalar, şatonun en son sahiplerine ait ve özenle korunmuş.
Stari trg pri Lozu
İsmini söylemek çok zor ancak Stari trg pri Lozu ve çevresi harika doğal güzellikler barındırıyor, hem de isimlerini söylemek nispeten daha kolay. Krizna Mağarası’nı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.
Ülkede 13.000 mağara bulunuyor, en ünlüsü Postojna Mağarası ancak giriş hem biraz pahalı hem de mağaranın doğal ortamı yok olmuş. Krizna Mağarası her yıl belirli sayıda ziyaretçi kabul ediyor. Mağaraya sadece rehber eşliğinde giriş yapılabiliyor ve içeride ışık, beton dökülmüş yürüyüş yolu vs yok. Mağaraya girerken herkese birer el feneri veriliyor, içerideki gölde kısa bir bot gezisi var. Yer altında yaşamı tanımak için harika bir fırsat.
Cerknica
Yolumuzun üzerindeki Bloke Gölü’nün kenarındaki camping’de birşeyler yedikten sonra ‘bir var bir yok’ Cerknica Gölü‘ne ulaşıyoruz. Karst topoğrafyasının en önemli gölü Cerknica’nın su seviyesi günlük olarak değişiyor. Bir sabah yemyeşil bir ova oluyor, ertesi sabah ise ormanın renklerini yansıtan uçsuz bucaksız bir göl.
Vrhnica
Cerknica’dan önce Rakek’e ardından Logatec’e ve ardından Vrhnica’ya yan yolları kullanarak ulaşıyoruz. Vrhnica’dan Ljubljana’ya kadar ise işaretlendirilmiş bir bisiklet yolu var.
Ljubljana
Slovenya’nın başkenti Ljubljana 2016 yılından Avrupa’nın en yeşil başkenti seçildi. Yeşil başkent ünvanını taşımak için şehirdeki ağaçlandırmanın yanı sıra sürdürülebilir ulaşım, atık dönüşümü, kaynak kullanımı gibi konularda ciddi yatırımların tamamlanmış olması gerekiyor. Ljubljana bu konuda hayran kalınacak bir kent. Şehirde bisiklet kullanımı çok yaygın çünkü tüm yollar bisiklete öncelik verecek şekilde yeniden tasarlanmış. Yayalaştırılmış bölgelerde ise bisiklet sadece ‘misafir’.
Slovenya: Ulaşım
Slovenya’nın başkenti Ljubljana’ya THY’nin düzenli uçak seferleri bulunuyor. Kuzey İtalya’nın Milano, Bologna veya Venedik kentlerine uçakla gelip trenle Trieste’ye ulaşım alternetifi de değerlendirilebilir. Trieste’den Slovenya sınırına 18 km’lik bisiklet yolunu kullanarak ulaşabilirsiniz.
Slovenya: Konaklama
Ljubliana’da şehir merkezinde bisiklet dostu Hotel Park’ta konakladık. Bisikletler için kapalı ve güvenli garajı var.
Green Karst bölgesinde ise ‘tourist farm’ olarak adlandırılan çiftlik evlerinde konaklanabiliyor. Postojna yakınlarındaki Landol kasabasında Lipizzaner Lodge, Finlandiyalı ve İngiliz bir çifte ait. Otel sahibesinin en sevdiği yazarın Yaşar Kemal olduğunu öğrendiğimde çok guru duydum. Pivka yakınların bulunan Naris kasabasında ise Pri Andrejevih adındaki aile işletmesi bir çiftlik evinde konakladık. Yemekleri bahçelerinde yetiştirdikleri ürünlerle anne yapıyor, gelin servis işi ile ilgileniyor, oğlu ise müşterilerin tüm sorularına samimi bir şekilde cevap veriyor. Stari trg pri Lozu kasabasında ise ülkenin en ünlü ressamı Benjamin Znidarsic’e ait Ars Viva Youth Hostel‘de kaldık. Hostel ismi biraz aldatıcı çünkü burası benim gördüğüm en güzel otellerden birisi.
Slovenya: Yemekler
Küçük köylerde market veya restoran bulmak zor olduğu için, şehirlerdeki süpermarketlerden yiyecek ve diğer ihtiyaçları karşılamak önemli. Tourist Farm tabelası görürseniz, öğle yemeği için çekinmeden kapılarını çalabilirsiniz. Slovenya mutfağı, çok leziz yemeklerle dolu.