İtalya’dan “eğitim turuna davetlisiniz” mailini aldığımda heyecanla hangi bölgeden geldiğine baktım ve PUGLIA olduğunu görünce katılımımı teyit ettim. Bu yıl mart ayında bölgeyi bisiklet turizmine açmak için yapılan blog tour‘a katılmış ve trulli evleri ile ünlü Itria Vadisi’nde bisikletimle çok güzel bir tur yapmıştım.
Puglia, geleceğini korumak amacıyla turizmin doğal çevreye ve yerel halk kültürüne verebileceği zararları en aza indiren, bölge ekonomisine yapacağı katkıyı en üst düzeye çıkaran sürdürülebilir turizm uygulamalarını tercih eden bir bölge. Kitle turizmini değil, kırsalın değerini bilen, alternatif tatili tercih eden, dinlenirken öğrenen ve deneyimler yaşayan insanların tercih ettiği bir yer olmak için son yıllarda türlü çeşit yatırım yaptı: kaynak kullanımının kontrol altına alınarak doğal çevreye verilen zararın asgari düzeye indirirken turizm vasıtasıyla yerel halka sosyal kazanımlar sağlamak gibi. Bunları yerinde göstermek üzere, Puglia, 3 gün boyunca biz “gezentileri” ağırladı.
Locorotondo
İstanbul-Bari uçağından iner inmez kendimizi bir çiftlik evinin (masseria) bahçesinde üzüm hasadı şenliğinde (la festa della vendemmia) bulduk. Üzümler toplanmış, sıkma turlarının sonlarına gelinmiş artık kapanış yapılıyordu. Yetişkinler iki gruba ayrılmış, kamyonet kasasından kocaman leğenlerle üzümleri ahşap fıçıların içine taşıyor, çocuklar ise variller içinde tüm güçleri ile üzüm çiğniyordu. Zamana karşı bir yarıştı bu, en kısa sürede en çok üzüm sıkan kazanacaktı.
Üzüm çiğneme yarışı bittikten sonra ev sahibimiz Anna bize çiftliği gezdirdi ve ailesinden kalan bu bağ evini kızı 20 yıl önce restore ettiklerini ve yaz kış yerli yabancı misafirlerini burada ağırladıklarını anlattı. Masseria Aprile‘nin 200 yıllık trulli evlerinde turistlerin severek konakladığını ve kendi bahçelerinde yetişen ürünlerden hazırladıkları yemekleri memnuniyetle yediklerini anlattı.
Kısa bir süre sonra geleneksel kıyafetleri için dansçılar geldiler ve muhteşem tarantella dansı gösterisi başladı. Kendimi bir filmin içinde hissederken, güneşin son ışıklarında Locorotondo şehrini ziyaret etmek üzere yola çıktık. Üzüm ve zeytin bahşelerinin arasından geçen yolda, biraz önce gördüğüm festivali ve gülüp eğlenen çocukları düşünürken Locorotondo bizi tüm güzelliği ile karşıladı. Araç trafiğine kapalı şehir merkezi öylesine sessiz ama bir o kadar da canlıydı.
İtalya’nın en güzel küçük şehirlerinden birisi olan Locorotondo’dan ayrılıp akşam yemeği için başka bir masseria ‘ya (çiftlik evi) gittik. Masseria Calongo, Puglia bölgesi destek fonlarından yararlanarak aile büyüklerinin bağ evi olarak kullandıkları trulli evlerini yenilemişler ve “sakin tatil” yapmak isteyenler için çok keyifli bir konaklama alanı oluşturmuşlar. Yemekler servis edilirken, ailenin oğlu, yani aşçımız, bize gururla masada gördüğümüz herşeyin kendi üretimleri olduğunu anlatıyordu. Ekmekten, peynire, şaraptan ete kadar herşey sadece bir kaç metre uzaklıkta üretiliyordu ve tamamen organikti.
Martina Franca
Sabah erken kalkanlarla kahvaltıdan önce otelimizin hemen yanındaki ormanda kısa bir yürüyüş yaptık. Bisiklet ve yürüyüş rotalarının işaretlendirilmiş olduğunu gördük. Orman içindeki kilometrelerce uzun bu rotada pedal çeviren bisikletlileri görünce çok imrendim. Otomobillerini rotaların başlangıç noktalarında özel olarak ayrılmış park yerlerine bırakıp kendilerini doğaya bırakanların tek yapması gereken bisiklet levhalarını takip etmek.
Martina Franca, İtria Vadisi’nin en büyük şehri. Araç trafiğine kapalı şehir merkezinde meydanları, katedrali ve kent müzesini ziyaret ettikten sonra bisikletli turistlerle karşılasınca çok mutlu oldum. Ne güzel. Bölge bu konuda altyapı sunmuştu ve insanlar bisikletleriyle geliyorlar veya buradan kiralayıp, tatillerinde ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyorlardı.
Martina Franca’ya sadece bir kaç kilometre uzaklıktaki Masseria Madonna Dell’Arco adındaki çiftlik evine geçtik; öğle saatlerinde yapılan taze peynirlerin (lor peyniri, mozzarella, burrata vs) yapmını izlemek üzere yerlerimizi aldık.
Çiftliğin taze sütünün hızla leziz peynirlere dönüşümünü seyretmek oldukça ilginçti. Kaynar suyun içinde çözülen ve yeniden form verilen peynirler bir kaç dakika sonra öğle yemeğinde masamızda bizi bekliyordu.
Farklı çeşit peynirler, ev yapımı ekmek, makarna, meyveler ve yine bölgenin ünlü Locorotondo DOC beyaz şarabının eşlik ettiği öğle yemeği yaklaşık 3 saat sürdü. Bir sonraki deneyim, şarap üreticisinde şarap tadımı için bir kaç km uzaklıktaki i Pastini‘ye geçtik.
Puglia bölgesinin finansal desteği ile aile işletmesini tamamıyla yenileyen ailenin küçük oğlu Gianni Carparelli, sadece şarap üretmiyor, üzüm bağları ve şarap üretimi ile ilgili detayları ziyaretçilerine aktarabilmek için ingilizce kursuna da gidiyordu. Üzüm bağlarının arasında kısa bir girişten sonra bizleri 400 küsür yıllık trulli evlerini gezdirdi ve ardından kısaca şaraplarını nasıl ürettiklerini anlattı. Tur sonunda ise ürettikleri şarapların tadımı vardı.
Bu bölgenin en ünlü şaraplarının tadına baktıktan sonra günü Cisternino’da tamamladık. Cisternino, küçücük ve çok şirin bir kasaba. Fotoğraf çekmek için her birimiz daracık sokaklara daldık. Her sokakta küçük ve güzel bir detay vardı.
Ceglie Messapica ve Aşçılık Okulu
Puglia, çok az yağış alan çok kurak bir bölge. Az su kullanarak tarım teknikleri geliştirmişler ve yemek çeşitliliğinden ve lezzetinden hiçbir zaman ödün vermemişler. Çok az malzeme ile muhteşem lezzetler sunuyorlar. Malzemelerin yerel olmasına ve sürdürülebilir tarım yöntemleri ile yetiştirilmesine özen gösteriyorlar.
Ceglie Messapica, ünlü “beyaz şehir” Ostuni’ye sadece bir kaç kilometre mesafede turistlerin bilmediği bir köy. Bu köyde Akdeniz’in en iyi aşçılık okulu Med Cooking School bulunuyor ve her yıl yüzlerce aşçı yetiştiriyor. Akdenizin sunduğu ürünlerle yemekler yapmayı öğrenen öğrenciler, hem işin detaylarını hem de kullandıkları malzemelerinde besin değerlerini öğreniyorlar. Okulun giriş kapısında BEKO logosunu görünce biraz şaşırdım. Okulun direktörü, Beko ile “mutfağın en iyisi” yarışmasında işbirliği yaptıklarını anlattı. BEKO’nun elektrikli mutfak gereçlerinin kullanıldığı mutfaklarını gururla gösterdi. Okul, turistlere de kapılarını açıyor, italyan makarnası yapmayı öğrenmek isteyenlere, yarım günlük veya tam günlük dersler veriyorlar.
Ostuni “beyaz şehir”
Yunan adalarında bir kasabayı andıran Ceglie’den ayrılıp Ostuni’ye geldiğimizde, buranın turistler için bilinen ve ziyaretçi akınına uğrayan bir yer olduğunu gördük. Beyaz Şehir, gerçekten de ününü hakedecek kadar güzeldi.
Turumuzun son durağı ise zeytin ve zeytin yağı üreten ancak bu güzel deneyimi ziyaretçileri de paylaşmayı seçen Masseria Asciano oldu. Zeytin bahçelerinin arasındaki çiftlik evinin mütevazi odalarında bizi cömert evsahibimiz ağırladı. Zeytinyağı tadımı sırasında zeytinyağının kalitesini anlamanın inceliklerini anlattı.
Puglia turunun fotoğrafları flickr hesabımda, tıkla.
Rehberli ve Rehbersiz Puglia Bisiklet Turları için Faydalı Linkler
Puglia, özellikle de İtria Vadisi ve çevresini bisikletle gezmek isteyenler için bisiklet kiralayan, rehberli ve rehbersiz tur hizmeti sunan firmalar:
TourNelSud Green Holiday: www.tournelsud.com
Fun Active: www.italybike.info/en/
Giro Libero: http://www.girolibero.it/viaggi/dettaglio/puglia
Apulia Bike Tours: http://www.cicloturismoinpuglia.it/
Cycling Puglia: http://www.cyclingpuglia.it/
İtria Vadisi Bisiklet Rotaları: http://itinerarivalleditria.it/
Kemal Merhaba, kesinlikle katılıyorum. Sanırım bu Puglia’ya son gezim olmayacak :)selamlar, Pınar