Skip to main content
Gezi Yazıları

Roma-Napoli-Palermo

By 17/01/2015Aralık 6th, 20153 Comments

Aralık ayının son günleri ve Ocak ayının  ilk haftasını kapsayacak şekilde kış tatilimizi organize ettik. Kış tatili deyince aklınıza kayak tatili gelmesin. Bizim için kış tatili “kıştan kaçmak” anlamına geliyor. Sıcak ve güzel bir yerde bisiklete binmek, bence bir yılı keyifle noktalamanın, yeni bir yılı heyecanla karşılamanın en güzel yolu. Geleneksel kış tatilimiz için destinasyonu Sicilya Adası olarak belirledik.

30122014 Palermo Palazzo Normanni

23 Aralık’ta İzmir-İstanbul-Roma uçuşumuzu Pegasus Havayolları ile yaptık. Uçak biletlerimizi websitesi üzerinden aldıktan sonra ek bagaj satın almak için ilgili sayfaya yönlendim ancak kayak ve gol dışında spor malzemesi seçeneği yoktu. Ücretli Müşteri Hizmetleri numarasını arayıp dakikasına bilmem kaç lira vererek bisikletleri uçuşa eklettim. Çağrı merkezini arayıp bisikletler için rezervasyon yaptırmak ve bisikletleri nasıl taşımayı kabul ettiklerini öğrenmek önemli çünkü  havayollarının bisiklet taşıma konusundaki kuralları farklı. Pegasus, bisiklet başına 40 Euro alırken, THY ile yapacağımız Katanya-İstanbul-İzmir uçuşunda bisiklet için 30 Euro ödedik.

Sicily Bike Tour
Sicilya’ya gitmek için yolumuzu bilerek ve isteyerek Roma ve Napoli’den geçirdik. Roma‘da iki gün boyunca müze, sanat galerisi ve noel dolayısıyla süslenmiş ışıl ışıl meydanları gezdik. Tren ile Roma’dan Napoli’ye geçtik. Tren biletlerimizi alıp ve bisiklet için talep edilen ek ücreti  (3,5 Euro) ödeyip perona geçtik. Bisiklet normalde ilk veya son vagona alınıyor. Lokomotifin hemen arkasındaki vagonda bisiklet sembolunu görünce, bisikletleri yüklemek için görevliden yardım istedik. Görevli ise trende bisikletleri taşımak için uygun bir vagon olmadığını söyledi. Biz de vagonun üzerindeki bisiklet sembollerini gösterince “yanlışlıkla yapılmış” dedi ve ekledi “üzülmeyin, ben size yardımcı olacağım”. (Tur boyunca sistemin çözüm sunmadığı tüm problemlerimize kişiler bireysel insiyatifleri ile çözüm buldu).

29122015 Roma Termini

Napoli‘de tren istasyonundan dışarı çıktığımızda ilk gördüğüm şey “Kimbo” reklam panosu (evde her sabah içtiğim kahve markası), ilk duyduğum ses “otomobil kornası” ve ilk aldığım koku fırından yeni çıkmış “pizza“. Bildiklerimiz ve bilmediklerimiz içinde şehir merkezi tabelalarını takip ettik. Araçlar kuralsızlıklar akışı içinde ilerlerken tek bir sürücü bile bize korna çalmıyor. Merkeze ulaştık ve Yunanlıların projelendirdiği “Neapolis” şehrini boydan boya  ikiye bölen upuzun Spaccanapoli caddesini gezdik. Meydanlar ve kiliseler arasında yerel ürünlerin ve turistik eşyaların satıldığı dükkanlara baktık.

29122014 Napoli streets stairs and the old man

Napoli’nin şehir merkezini gezerken sık sık kendime aynı soruyu sordum: “otomobil bağımlısı İtalyanlar, şehir merkezindeki bir çok caddeyi motorlu araç trafiğine kapatabiliyorlar da, Türkiye’de biz bu konuyu gündeme getirecek bir tane şehir planlamacısı bulamıyoruz”. Napoli’nin sahil şeridi araç trafiğine kapatılmış, iki şeritli geniş yolda şu anda cafeler, restoranlar ve çocuklarıyla top oynayıp bisiklete binen babalar var.

29122014 Napoli promenade

Ünlü Pizzeria Sorbillo’da (21 kardeşin hepsinin birer tane pizzacısı var) devasa ve leziz pizzamızı yedikten sonra akşam gemiye bindik. Napoli-Palermo gemi yolculuğunu kesinlikle tavsiye ediyorum; kabinler çok rahat, bisikletler için özel ve güvenli bir oda bulunuyor. Ertesi sabah uyandığımızda gemimiz Palermo limanına giriş yapıyordu.

Palermo‘nun insanları hala uyurken, merkeze doğru pedal çevirdik. İlk kez bu turumuzda bir GPS cihazımız var ve önceden rezervasyon yaptırdığımız otelin adresini cihaza giriyorum. Paolo’ya test etmesi için gönderilen Garmin Edge Touring’ alışmam vakit alacak gibi görünüyor. Eski usul şehir krokisine bakmak ve harita üzerinde rota çizmek bana daha güvenilir geliyor (ki zaten Garmin’e gözü kapalı güvenilmemesi gerektiğini tecrübelerle birlikte öğreniyor olacağız bu turda). Bir anda ana caddeden sağa dönüyor ve güneşin ilk ışıkları ile kendimizi pazar yerinin ortasında buluyoruz. Bisikletlerden inip balık tezgahlarının arasından geçerken fark ettik. İtalya’nın en ünlü pazarlarından birisinin tam ortasındayız; burası Ballarò. Türkiye’deki semt pazarlarından tek farkı, haftanın her günü kuruluyor olması.

30122014 Palermo Ballaro

Hotel Cortese‘yi bulup kapısını çaldık. Sabah saat 8.30, odaya girme ihtimalimiz sıfır ama eşyaları bırakmak için izin isteyeceğiz. Kapıyı çok kibar bir bey açıp bize bisikletlerimizi koyabileceğimiz garajın kapısının anahtarını veriyor ve odamızın anahtarlarıyla wi-fi şifresiniz elimize tutuşturuyor.

Palermo’yu keşfetmek üzere rehber kitapçığımızı ve şehir haritasını alıp sokağa fırlıyoruz. Hava buz gibi.

30122014 Palermo Cattedrale
30122014 Palermo Piazza Pretoria

Katedral (Cattedrale di Palermo) ile başladık, sonra Piazza Pretoria‘ya geçtik. Hayran hayran binalara bakarken Quattro Canti (Piazza Vigliena)’nin ortasında donakaldım. İşte Barok mimarisinin en güzel örneklerinden birinin önündeydim; şehrin iki bulvarının kesiştiği yerde doğu, batı, kuzey ve güney yönlerinde yapılmış fıskıyeler, dört mevsimin sembollerini, Sicilya’nın dört İspanyol Kralını ve 4 prensesini taşıyorlar.  Bu meydan yapıldığı yıllarda (1608-1620) Avrupa’nın ilk  şehir planlamacılık örneklerinden birini oluşturuyormuş.

31122015 Palermo Capella Palatina
Palazzo dei Normanni içinde bulunan Araplar tarafından yapılmış kolonların arasında Bizans mozaikleri ile süslü Capella Palatina‘yı ziyaret ettik. Capella’da gördüğümüz güzelliklerin etkisi geçmeden bir kaç yüz metre ilerde San Givanni degli Eremiti Kilisesinin kubbelerinin araplar tarafından yapılmış olduğunu öğreniyoruz.
31122015 Palermo San Giovanni degli Eremiti

Grekler, Fenikeliler, Kartacalılar ve Romalılar tarafından istila edilen Sicilya, Bizans idaresi altında düşüş dönemini yaşadıktan sonra Arap istilası altında zengin bir emirliğe dönüşerek parlak bir İslam kültürü merkezi olmuş.

30122014 Palermo street view

Sonrasında Normanlardan Fransızlara, İspanyollardan İtalyanlara kadar birçok milletin egemenliğinde kalan Sicilya, 1948’den bu yana özerk bir statüye sahip. Sicilya’nın merkezi Palermo’da bölgenin tarihi çeşitliliğini sokak aralarında dahi bütün açıklığıyla görebiliyoruz.

Daracık sokak aralarında gezinirken, kapısının önünde kuyruk olan fırın gibi bir yer çıktı karşımıza. Antica Focacceria del S. Francesco, Palermo’ya özel street food’u lokanta içinde keyifle yenilebileceği bir yer. Bayıldık.

Kent yılbaşı kutlamaları ve havai fişek gösterileri için hazırlanırken bizim hiç hesaba katmadığımız, Palermo’luların ise 64 yıldır görmedikleri kar yağışı başladı. İnsanlar evlerinden çıkıp kar görmek için sokaklara koşarken biz de bu sürprize biraz bozulmuş bir şekilde bisiklet turumuzun ilk günü için rotayı seçmek ve eşyalarımızı toplamak üzere  otelimize döndük.

31122014 Palermo Palazzo dei Normanni Cortile

Sonraki etaplar:

Palermo- Agrigento *Şarap

Agrigento- Ragusa *Zeytin

Pınar Pinzuti

Blogger. Aktivist. Filolog ve Pedagog. Bisikletin dünyayı değiştirebileceğine inanıyor. İnandığı şey için ise gece gündüz çalışmayı çok seviyor.

3 Comments

Yorum yaz